Hayatın fırtınalı akışında zaman çok çabuk geçiyor sanki güneş doğmadan batıyor
görerek körleşen kalplerimiz,fark etmeden yaşlanıyor
uçurum noktasına geldiğimizde viraneye dönen yüreğimiz
bir ustanın ellerinde “şekil” aldığı zaman anlarız
Topla beni yeniden dirilt üstad !
ten , toprak , ruh
Viran olmuş şehirlerde “insanlara” benzer
ayınesidir içinde yaşayanların ruhu güzel olanların
Üstad üstadesin de ney neyzenin de balık suyunda
deniz deryasında toprak suyunda ten ruhunda şekillenerek pişer
topla beni yeniden dirilt !
O şehrin dilinden
her yıkılmış duvarının kerpicinden
her direğinden çakılmış enserinden sesler gelir
yeniden dirilt !
Ustasının eline düşen viran olmuş gemi yeniden yelken açamaz ustası bırakmazsa elini
ustasına seslenir viran şehrin her bir direği kerpici enseri
ustasına serzeniş eder bulmuş sa her bir ruhun çıkmazı
Üstadım tut elimden kaldır beni
bu viran olmuş gönül şehrimden bir fırtınadan arta kalan parçalarımı da ,
sen kırıp dökme bırak sığındım limanına
topla beni yeniden dirilt !
Ellerinle sende şekillendim her bir parçanla yeniden yenilendim
eskiden eser kalmadı bu viran gemide
oysa hiç bir zaman uçurum noktasından geri dönüşüm olmamıştı
toplandım dirildim ve yüceldim .
Üstad kimdir bilir misiniz!
Yüreğini düşüncesi ile harmanlayıp alnın teri ile sulayıp bileği ile yoğuran
gönül ateşinde hissederek pişiren çakıl taşlarından ayıran
gönül fırtınalarından “yıkılmış ağaçları”yeniden dallandırıp budaklandıran
çatlamış topraklara elleriyle şekil veren kaldırım taşlarını yenileyen
hem sanat öğrencisi ,hem öğretendir endir uzdur d_eniz bilge kişidir
ruh çıkmazlarında ruhun incisi işte bu diyen kırılmış kalpleri sabırla onaran dır
Bazen insan mecbur kalmadıkça veya zorluklarla baş başa kalmadıkça
kendindeki yetenekleri keşfedemez yani hangi işte usta olduğunu bilemez
toplar üstad yeniden diriltir
hayata güneşe bildirir bildiren bildirene
bilindiği kadarda bilinmesi gerekene
bir nefestir kurumuş kamışa can veren
hüzünlü hüzünlü inleten nağme nağme söyleten
bir nefestir ney/i yar diye söyleten
bir nefes üfle şu viran olmuş kupkuru gönlüme
neyi neyleyim (o)nsuzluk üflersen yüreğime
Üfle ki ummanın la durulan sın
neyzenle (n)eyin sesinde fırtınalarım ney
üfle ki aşk versin uçsuz ummana dalsın
donsun ten gibi dönsün Mevlana gibi
aslında aslısın da ,aslısına sarılır aslısı
biliriz ney ve neyin nereden eseceğini
bir nefestir bir nefes deyip geçme
üstad deyip üstade deyip geçme
ney deyip neyzen deyip geçme
mesnevi deyip mevlana deyip geçme
Şeb_i aruz deyip can deyip geçme
ruha can, cana kan ,cana can , dünyaya sevgi veren o
üstad her kezin içinde yaşayanıdır
körüne körüne , görene görene değil
görene görene , görünene görüne görenidir .
Gülay GÖKTÜRK