Hayat akışını zamana verilmiş bir görev olarak biliriz
saatine tıkır tıkır işliyor ve hiçbiri birini geçmiyor
ne bir önden , ne bir fazladan ama sürekli yarış halinde
oysa akrebin yelkovanın arkasından koşması değil
doğru olan doğru gitmesi değil midir!
ve…
akrep aklı
yelkovan aklı
zaman aklı
hiç olan akıl yarışı
hangisi akıl yarışı zamana
kavramak hatırlanıyorsa
bekleniyorsa anlamak akıl işidir
merdiven basamaklarını yere doğru yatırmış aklı yukarı tırmanışa koşturmak
zor olanı seçmek zoru başarmak değil midir
düşünmek gerek zamanın zamanına yarışını
hayatın zorluğu demek diye bir kuralı yoktur
her gün yenilenen hızlı metrobüsler gibi zaman hızına yenilenerek geçiyor
basamaklarını istesek de istemesek de yavaş veya hızlı çıkmak zorundayız
zorluklar kişinin hayattaki yaşam duruşuna göre değişebilir
geçmişten gelen geleceğe geri dönülmez tokatları olabilir
genede geçmişimizin hüzün dolu yıllarını çaldırmak istemeyiz hazinemizdir
bunu kimsenin yapmasına da izin vermeyiz zaten bunu yapan suç işlemiş olur
hem kendimize hem geçmişimizin acısına saygısızlıktır asilikdir
aslında geçmişin izleriyle yaşamak asilliktir
bundan asla korkmadan acı verse dahi geçmişimi çalmayın nolur diye haykırmalıyız
oysa suskunluk içimizdeki nefret duvarını büyütecek
içer de suskunluk dışar da işkence çoğalımı işkencemizi çoğaltacaktır
” Eğer yürüdüğünüz yolda hiç engel yoksa,
o yol sizi hiçbir yere götürmez…” Shaw,
uykumuz kuralına uymuyor olabilir acılarımızı tuzlu denizlere basmak gerek
hayat akışı sırlarla dolu engelleri sever düşünmemiz gereken
ne istediğimiz değil nasıl isteyeceğimizi ne kadar doğru olduğunu bilmek değil midir
İçimizdeki huzur veren o güzelliği bulmak hayata sevgi ile bakmamızı zorlukları aşmamızı sağlayacaktır
yoksa kendimize ait olan zaman aklımız ellerin olur
bilmeliyiz ki hayat ve zaman akıl yarışına sen ellerin oldukça sen sellerin olmadan da yaşar
ancak O akıl ki aşk denklemini çözemez
ağlamasa toprak yeşil kalamaz ona kandım diyen ise kurumuş ateş olur .
Gülay GÖKTÜRK