HER ŞEY OLABİLİRSİNİZ; AMA…
"Her şey olabilirsiniz; Hatta Cumhur reisi bile olabilirsiniz ama asla
sanatçı olamazsınız" der Atatürk.
Sanatçının bu kadar değerli olmasının sebebi yaptığı iş midir sizce? Öyle ise
her mesleğin kendi işini yapan kişiler sanatçı olmalı değil mi? Hâlbuki aynı
işi yapıp ama aynı sınıfa dâhil olamayan insanlar var.
O zaman Atatürk’ün "sanatçı" dediği kişilerde daha belirgin
özelliklerin olması gerekir.
İçinden çıktığı topluma karşı sorumluluklarının bilincinde olan, yaptığı işte
milletini en yükseklere taşıma azmiyle dolu olmalıdır. Böyle olduğu zaman
sanatçının yaptığı eserler daha kalıcı olmakta ve halk onu yıllar geçse de
unutamamaktadır.
Kurtdereli Mehmet Pehlivan; "Ben
güreşirken arkamda Türk Milletinin olduğunu düşünürüm" dediği İçin,
hâlâ hatırlanmaktadır.
Âşık Veysel; "Ben giderim adım
kalır/Dostlar beni hatırlasın" derken,
Ozan Arif; "Bilmeyen ne bilsin
hey/Yurt hasreti kötü şey/Kaza kaza, şehir, köy/Vatanımı özledim" diye
seslenmekte.
Şair Dilaver Cebeci; yüreklerimizi kabartan bir ifade ile "Baş koymuşum Türkiye’min yoluna/ Düzlüğüne
yokuşuna ölürüm/ Asırlardır kır atımı suladım/ Irmağının akışına ölürüm"
diye haykırmakta.
Bu içten sesleniş onların unutulmamasına neden olmakta; her zaman da
hatırlanmaktadırlar.
Çok değerli sanatçımız Barış Manço; yurt dışı
gezilerinde ülkemizin sanki gönüllü elçisi gibi davranır, yaptığı müziklerde
mutlaka bizden konuları işler, bazen bir baba olur evlatlarına "hayatın
çetin yollarını" anlatır, bazen dostlarını "Halil İbrahim
Sofrası"na buyur eder bazen giyer sarı çizmeleri düşer Anadolu yollarına.
Yeri geldiğinde de gençlere yer açmak için onlardan "Müsaadenizle
çocuklar" diyerek izin ister.
Bir yurt dışı programında bakın neler yaşanmış dikkatle takip
edelim.
“Barış
Manço, Fransa’da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur. Küstah bir
spiker vardır ve Barış Manço ile dalga geçmektedir.
Sürekli, -İşte Türk, yani barbar, vahşi vs. demektedir...
Barış Manço daha fazla dayanamaz ve spikere;
-Yanınızda kâğıt para var mı? diye sorar!
Bu soruya spiker şaşırır ve "- Evet var ama ne olacak?" der.
Barış Manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkartır.
Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında ‘Anahtar ‘adlı şarkısını
söylemiştir...
Bu şarkının bir bölümü şöyledir:
"Beş Akif- bir Saat Kulesi, iki Kule-bir Fatih, beş Fatih-bir Mevlana, İki
Mevlana-bir Sinan…”
Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı geçen kişiler o dönemdeki Türk
parası olan banknotların arkasında fotoğrafı olan kişilerdir...
Barış Manço spikere sorar:
- Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kim?
Spiker:
- General...
Barış Manço diğer paralardaki fotoğrafları olan kişileri de sorar, spikerin
verdiği cevaplar hep aynıdır,
- General…, -Amiral..., -Komutan...
Spikerin bu "Falanca General, falanca Amiral, falanca Komutan"
cevabından sonra, bu sefer de Barış Manço cebinden Türk paralarını çıkarır...
Spikere
der ki:
- Bu parada fotoğrafı olan kişi Mehmet Akif Ersoy’dur. Şairdir...
- Bu fotoğraftaki kişi Mevlana’dır. Düşünürdür...
- Bu paradaki fotoğrafı olan kişi Fatih Sultan Mehmet’tir. Adaletin
sembolüdür...
- Bu paradaki kişi ise Atatürk’tür. "Yurtta barış, dünyada barış"
diyen kişidir...
- Bizim paralarımız bunlar...
- Biz Türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın
arkasına ‘şairlerimizin’,‘düşünürlerimizin’, ‘bilim adamalarımızın’
fotoğraflarını bastık. Siz Fransızlar kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için
paralarınızın arkasına hep savaş adamlarının fotoğraflarını basmışsınız! der...
Barış Manço’nun bu müthiş cevabından sonra televizyon yöneticileri canlı yayını
keserler ve spikeri oradan kovarlar, başka bir spiker yerine gelir ve canlı
yayın yeniden başlar, yeni spiker Barış Manço’dan ve Türklerden özür diler,
programa böylece devam edilir...”
"Her
şey olabilirsiniz ama asla sanatçı olamazsınız" sözü şimdi çok daha iyi anlaşıldı sanırım.
Selam olsun böyle sanatçılara…
HATIRLATMA:
1 Şubat 2014 Sevgili Barış Manço’nun ölüm yıldönümü. Bu vesile ile Cenabı Allah’tan Rahmet dilerken; Milletimizin bir kez daha başı sağ olsun…