Kadınların ezilmesine, şiddet görmesine, taciz ve haklarının gasp edilmesine, ne yazık ki; yine kadınların, bizatihi kendilerinin katılımları ve katkıları olmuş ve oluyor.
Bin yıllardan beri kanayan bu sosyal yaranın çözümsüzlüğünde yine kadının katkısı olmuş ve olmaktadır.
Nasıl mı?
Kadının kendini yeterince tanımadığından,
Üretken gücünün ayırdında olup, onu kendi lehinde kullanamadığından
Örgütlenmediğinden
Erkeğe fazlaca güvenip, bağımlı kaldığından
Dini, ahlaki, ve geleneksel dayatmalara baş kaldıramadığından
Din tacirlerinin kandırmaca cennet vaatlerine inandıklarından
Çocuklarının, kendileri için güçlü bir dayanak olabileceğini hesaba katmadıklarından
Dahası;
“Kocamdır, döver de sever de!” inançlarını ve söylemlerini sürdürdüklerinden
“ Ben Başbakanımızın g*tünün kılıyım” sloganıyla kendini aşağılamasından
Kadını örterek, eve kapayarak, okul yerine cemaatlere gitmeye zorlayarak özgürlüklerini gasp ederek, emeklerinden gelen güçlerini kullandırtmayarak 2. sınıf insan yerine koyarak, kadına olmadık işkence ve acılar çektirenleri avuçları patlayıncaya kadar alkışlamaya devam ettiklerinden vb…
Ülkemde hiçbir kadın, erkek milletinden, kendilerine haklarının verilmesini bekleme saflığını göstermesin. Değilse bin yıllar geçse de haklarını asla alamazlar !
Kadın kendi hakkını kendisi alabilir ancak.
HAK VERİLMEZ ALINIR …
Haklarını almış olan, alma yolunda emek veren tüm KADINLARIN GÜNÜ KUTLU OLSUN…
*muzaffer yıldırım