sakla sesini gönül
deniz bile su serperdi
Aznavour’un kokusuna

yüzüne baktım
söyleyecekti
saklandım

sonra...

saklandığım yer...

şaştım,
yakasındaki toz zerresiymiş meğer


şalopa’da iki el
esmer mi esmer
utandım
yanaklarım kıpkırmızı
dudaklarım lâl çiğdem


sarılsam dedim
çamur olmuş üstüm başım
öpmeliydim
pıtıraklar kıskansın
sakallarının batışını


ilk fırsatta

çıkarıp cebinden çakıl taşlarını
poète d’amour şarkısıyla
sıkıştırası varmış
yaralı avuçlarıma


upuzun düşlere zümrüt yatırma vaktiydi sanki
çok baktım yüzüne


gri kasketinden akan terleri saydım sonra
toprağa düşse
kaç şıvga boy verir
denize aksa
hangi küpeştede tuz eritir
bilemezdim


daldım biraz

mavi tükenmezi akıyordu
siyah setresinden
yaklaştım
bir yüzü şıvgın denizin
ama mendili yoktu aşkın
oysa

ben Aristokrat tavrını sevmezdim Emirgan’ın

yutkundum sesimi Aznavour’a
tam da karşı kıyıda
kuzey rüzgârıyla gelmiş o
âşık olmuş bana
pudralamış mendilini
nemli sakallarıyla
günahı boynuna kokusunun
saklamak düşmüş ayalarıma
( Aznavour’un Parfümü başlıklı yazı Gönül ÇAKI tarafından 16.10.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu