Sonsuz yılların tutsağı,sana vurgun bir aşk mahkumuyum
Ölümlüler şehrinde bengisu arayan bir sevda vurgunuyum
Yasak duyguların kurşuna dizildiği izbe bir yerdeyim
Soruyorum sensiz yıllara,heyhat! ne garip seherdeyim
Ölü kırlangıçlar yağıyor yeryüzüme,soluk gökyüzümden
Gözyaşlarımı topluyor melekler sensizliğe akan selden
Uykularım firarda,yalnızlığım üşüyor gecenin koynunda
Vurgun yemişim sanki,gözlerinin en derin koy'unda
Karabataklar gibi,bir taverna köşesinde tünemişim
Ağlamaklı bir şarkının sihirli notalarında tükenmişim
Esrarengiz bir,el piyano da ayrılık senfonisini çalıyor
Sensiz geçen her an,yaşama sevincim biraz daha azalıyor
Kör-kütük sarhoşum aşkından,hüzzam bir şarkı dimağımda
Aşkının tadı kalmış,hasretinden kuruyan kor dudağımda
Bak melekler ağlıyor aşkımıza,adını aşk yağmuru koydum
Sevgim çırılçıplak,hayalini utangaç giysilerden soydum
Ölü denizi seyrediyorum,gözlerinde yakamozlar yanıyor
Kalbe vuran her dalga sensizliğimi cihana haykırıyor
Bak sevdiğini kaybeden Yunuslar bir bir kıyıya vuruyor
Benimse hayallerim,umutlarım her gece canına kıyıyor
Düşüncelerin girdabında boğuluyor,tüm senli hayallerim
Sensizlik gemisi alıp götürüyor beni,Robinsonun ıssız adasına
Denizin hışırtıları karışıyor,senli rüyalarımın en ücrasına
Aşkımız körpe bir kuzuydu,onu hunharca boğazladılar
Kimbilir hangi karanlık eller,büyülerle kaderimizi bağladılar
Çözemediğim sırlarda aradım hep hayatın efsunlu gizemini
Bir sunakta sevgimizi kurban ettiler,anaksinemon misali
Gömdüler bizi mumyalar mezarlığına,ama bitmedi bu aşk masalı
Sura üç kez üfürüldüğünde seninle biz elele diriltileceğiz
Bu aşkın son perdesini sonsuzluk yurdunda oynayacağız
Nihat Gülle
Şair ve yazar