ZAKKUM ÇİÇEĞİ
Bir zakkum çiçeği olsaydın keşke saksımda, tavanı su akıtan
salonumun ortasında
Denize dik bakan yokuşun en güzel evinde beraber dinlerdik
yağmurun sesini
Gece yıldızlar yağardı tavanımızdan aşağıya, iki küçük çocuk
gibi beraber saklanırdık masanın altına
Hem o zaman gidemezdin ya
Ahşap parkelerinden çürük odun kokusu sızan balkonuma
koyardım seni
Galatada çalan gramafon sesinin vapur motorlarında boğulduğu
bir ikindi çayında buluşurduk
Şehrin telaşına kapılmış martıların çizdiği portrelerde
boğulurduk
Hem o zaman gidemezdin ya
Pera sokaklarında arnavut taşlarına çarpan bilyeler gibi
etrafa savrulurduk
Haydarpaşada seferinden gelmiş bir tren uzun uzun bir
rapsodi tuttururdu
Ben sana sarılırdım
Hiç bırakmazdım
Bir zakkum çiçeği olsaydın keşke saksımda
Yazarın