MEKTUBUNU ALDIM ÂYE
bu senin ilk mektubun
bugün haberlerini aldım
sevinçten çıldırıp da
donakaldım
açıp baktım zarfı
ne pul ne damga
mektubunu okurken
ağladığımı sanma
kâğıdın orta yerinde
sadece iki cümle
bütün gücünle
senin sevda tarzında
yani senin
kendi el yazında
"bekle geliyorum
seni seviyorum "
diye yazmışsın Âye
ne adresin ne tarih
bir kelime iki hece
adını yazmışsın
sadece
ne çok haberlerin varmış böyle
ne kadar da uzun yazmışın öyle
sürüp gitmiş günlerce
yaz yaz bitmemiş
kırk gün
kırk gece
uzunca iki cümle
yazdığın o gece
öyle bir mektup ki
baştan sona bilmece
ama hepsini de
çözebildim Âye
ellerin kınalı belli
kokusu sinmiş kâğıda
harflerden sesler duydum
benziyor acı bir ağıda
yazarken ağladın mı Âye ?
saçından bir tel düşmüş
zarfın içine
parmağımla yokladım
alıp saçını elime
uzun uzun kokladım
saçının üç telini
hatıran diye sakladım
saçların siyahtı Âye
bildin mi
çiçeklerden resmini yaptığımı
başına taçlar taktığımı
hep seni aradığımı
sana yandığımı
ne bildin canım
seni gözlediğimi
ne bildin gülüm
seni çok özlediğimi
günde beş kez okuyorum
bitip tükenmez mektubunu
günde beş kez tazeliyorum
bitmeyen umudum
yoksun
gelmiyorsun Âye
sanadır bu sevdam
bekletme beni daha
kim bilir belki de
çıkamam sabaha
gelsen de gelmesen de
seviyorum Âye’m
seni hep bekleyeceğim
sana vuslatımdır gayem
takıldın bir kere gönlüme
peşinden gelecek sâyem
sena bir gün elbet
kavuşurum Âye'm
*muzaffer yıldırım
/ Brüksel