Bir insan bu kadar umutsuz olurdu. Gözleri bakıyor ama nasıl bakıyor, gözlerindeki hüzün alevlense bütün dünyayı yakacak, yüreğindeki ateş bütün yürekleri yakıp  kavuracaktı. Dudaklarından dökülen her kelimesi zehirdi. Kadının   her halinden belliydi çok kırılmış ve yıpranmıştı.
Çok üzgündü, insanlara güven duygusu kalmamıştı. Kendini   çevresindeki tüm  canlılardan uzak tutuyordu.


Çok değer verdiği bir arkadaşı tarafından zehirli okla kalbinden vurulmuştu.  Öyle  bir ok  ki vücudunun her noktasına nüksetmişti. 
Canım dediği  kişi  zehirle alevlenen oku germiş ve kadına nişan almış oku atmıştı. Ok hedefe ulaşmış kadın vurulmuştu.  Ah zavallı kadın....

Canımın canı  dediğinin elinden  derin yara almak, çok ağır olsa gerek, yapacak bir şey yoktu. Ok atılmış ve hedefe ulaşmıştı.


 Aslında değer verdiği kişi,  ilk tanıştığı günlerde   kendisini anlatmaya  çalışmıştı. ''Üzülürsün canın yanar bana yaklaşma ''diye söylüyordu. ''Beni gözünde büyütme ben büyütülecek biri değilim etten ve kemikten oluşan....... biriyim'' diye anlatıyordu.  Ama kadın o kadar değer veriyordu ki kör ,sağır olmuştu,  adamın demek istediğini  anlamamış veya anlamak istememişti. Kadın adamın sevilmekten korktuğunu düşünüyordu. 

   
Kadın nasıl bu kadar aldanabilirdi veya neden ona  sınır tanımadan güvenmişti.  Aslında kadın adamı tanıdığı dönemde zayıf, savunmasız   bir dönemdeydi.   Kadın için adam, denize düşenin  yılana sarılması gibi bir çıkış kapısıydı.Kadın zehirleneceğini bile bile elini uzattı adama...
Kadın nereden bilebilirdi ki bu kadar  bağlanacağını böyle  değersiz bir insana..
 Kalbinden atamıyordu, dudakları hep onu mırıldanıyordu, gözleri  hüzünle bakarken mantığı  unut diyordu. Ama kadının kalbi her şeye rağmen hala deliler gibi seviyordu .


Kadın adamdan  gitmek zorundaydı,  ne bekleyecek sabrı nede umudu kalmıştı. Kalsa  kendine olan saygısı bitecek, gitse  değer verdiği  kişiyi unutamayacaktı.   Kadının değer verdiği kişiyi silmesi mi, veya kadının değer verdiği kişinin bir hiç olması mı?  Hangisi zor olan?


Kadının yaşadıkları çok acı ve hüzün doluydu. Her şeye rağmen ayakta durmaya çalışıyordu.   Hayatla mücadele ediyordu. Kadının yenilgi  kaderiydi.
 Kadının  bu savaştan yenik, perişan çıkmasının nedeni  sevgisizlik karşısında yapabileceği hiç bir şeyinin olmaması kadının sonu oldu.


Acının çoktan tiryakisi olmuştu, ah zavallı!  kadın güya ayaktaydı,  kadın susuyordu... katran katran ayrılığı içiyordu, su diye. Gözler de yaşlarla ayrılığı onaylıyordu.  Kalp çoktan  durmuştu, ayrığın karşısında.
Hayat ondan her şeyini almıştı...

( Ah Zavallı başlıklı yazı beyhan ilhan tarafından 23.07.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu