Gitme!
Gitme be kadın! Dön geriye…
Böyle mahkûm, böyle perişan; bir başıma bırakma beni!
Henüz şafak sökmedi;
Okumadı müezzin, yanık sesi ile sabah ezanını…
Düşmedi leylakların üzerine şebnemlerin serinlikleri,
Doğmadı şems, ısınmadı iliklerimiz…
Kenetlenmedi parmaklarımız,
Daha kavuşmadı ayalarımız.
Gitme be kadın!
Gitme; dön geriye…
Bilirsin, sensiz yarım kalır bir yanım;
Yedi kat gökyüzünü deler,
Semaya ulaşır sessiz çığlıklarım.
Şimşekler çakar gönül otaklarımda,
Alev alır, öbek öbek sevdalık harmanlarım.
Maviden griye döner, pamuk yumağı bulutlarım;
Arşa ermez, inan yarım kalır sen diye başlayan bitimsiz dualarım…
Gitme be kadın!
Gitme, dön geriye…
Demek gidiyorsun!
Hem de ardına bile bakmadan…
Bir veda etmeden gidiyorsun, öyle mi?
Bilirim bu bir gidiş değil; bu bir kaçıştır!
Gözlerinde ki nemi,
Bilirsin;
Sen ardına dönmesen bile…
Sili etin kaybolana kadar ardından bakacağım;
Kaldırım taşlarında bıraktığın, ayak izlerine dalacak gözlerim…
Ruhum çarmıhlara gerilecek;
Sen geriye dönene kadar;
Ben mülayim gecelerin bekçisi olacağım.
Gitme be kadın!
Gitme dön geriye…
Bir bir sönse de caddede ki evlerin ışıkları;
Sokaklarda dolaşan bir bekçi,
Bir sokak köpekleri, birde ben olacağım;
Elimde boş şişeler,
Döndüğüm her köşe başında, sanki sen varmışsın gibi…
Çocukça bir sevinç kaplayacak belki de içimi;
Hayali sükûta uğrayıp, salya sümük ağlayacağım;
Gitme be kadın, gitme!
Bir değil, bin ahım var ellerinden alacağım…
Gitme be kadın!
Gitme dön geriye…
Belki de senin geldiğin gün, ben burada olmayacağım…
Osman baylar