bir kadın asmaya çalışıyordu
adamı
incir ağacının dalına
sarışındı galiba
karanlıklar çökmüştü
belli belirsiz
ellerinde kalınca bir ip
uzanmış yerlerde
iki veya üç hemcinsi
diz boyu idi keyifleri
dar ağacıydı incir dalları
geçirdiler boynuna ipi
asıyorlardı adamı
ellerinde kabak çekirdeği
çıt da çıt çıtlattılar
bulutlar uyuyordu oysa
gökyüzünün koynunda
gözleri kızıl,salyalar dudaklarında
acıdı gece hallerine
damaklarında kabak tadı
yargısız infazcılar insafsızlar
bilmezler, bilinmezleri
ama öyle emretmişti çetenin reisi
uyacaklardı her zaman ki gibi
onun için hoş gördüler infazı
adamı asıyorlardı incir dalına
olacak şey değildi
nasıl taşırdı yükünü koca adamın
boyunları büküldü yaprakların
onlar bile utandılar haksızlıktan
sallandı adam
boynun da kocaman düğümler
o incecik dallar kırılmadan kaldırdı
adamın ölüsünü
belli idi hafifti
koca adam günahsızdı.
sevgi doluydu
kara üzüm gibiydi gözleri
tanık oldu kabak çekirdekleri
ve sağır,dilsiz zamane dilberleri
boş ver gitsin
memnundu ya liderleri..
yargısız infazdaki hükümlüye
sormadılar bile son sözünü neydi
oysa ne çınardı o adam
sığınılan gölgesinde,soluklanılan
onlar gibi nicesini taşıyan dallarında
ev,bark,yurt,korunak olan..
ve hala gülüyordu adam
gıcırdayan dişlerinin arasından
zavallı acınacak hallerine
lider ve aciz avanelerinin..