Gelinciklerin o nâif gölgesinde doğdu
saçları toprak kokan gül kokulu çocuklar
ebeleriymiş ,kınalı kuzuyu alaca ineği
doğuran eller doğurturmuş bebeleri
çaresizlik dem vurur kışın kar diz boyu
doğar doğmaz ısıtılmış toprak serilmiş altlarına
yemlik -kenger kuş ekmeğiyle büyürmüş sabiler
onları susturup oyalayan süslü boncuklu emzikleri yokmuş
ağladıklarında anneleri ağıtlı-lorikleri ile sus çekerdi
süt kokan dudaklarına
yorgun gecelerde
isli kandillerin gölgeleri dolaşırdı ninnilerinde
tandır ekmeğıyle büyütüldüler
acıyı çayla demleyip şekersiz içtiler
sürgünler o uzak gurbetler revâydı onlara
özlem ve hasret koyuldu aşlarına
umutlarını gelincik açan mayıslara gömdüler
göğün elleri yoktu çekip alsın koynuna
yağmurun gözleri vardı hep ağlardı
ağlardı onlara
hayatın çemberine çizilen acı gerçekler vardı
minyatüre masal oldu kazıldı duvarlara
şiirleri bedenleriyle yandı
dağlarda açan birer kızıl gelincik oldular
büyütür ay ışığı güneşin çocuklarını bir bir
her mayıs filizlenir boy verir dağlarda
kara gecelerde abasına sığınır bir çoban
döker derdini kavalın yanık sesine
güneşin kavurduğu yüzünü nereye dönse zulüm her yerde
haksızlık her yerde
dilinde paslı kelepçeler ömür her dem sürgünde
nereye baksa annelerin barut kokan elleri
yüreği parça parça olmuş hezâr çizik ellerinde
yaralarına tuz basan olmadı
annelerin çığlıkları yıldız olur doldurur semayı
ayrılıklar acıyla kandan yüreğindekiler canından parçalar
uykudan uyanınca deli dumrul fırtınalar
medcezirler gerçek olur hayatın yorgun sırtında
kin kokar mevsimler takvimlerden gözyaşı damlar
ayrılığın siperinde çözülur yalnızlığın acıdan kekremiş dili
kusar kursağındaki ağuyu yatağında uyur zaman
kaval anlar yüreğin gergefindeki sırları
döktürür çobanın nefesinden hayatın uc noktalarını
kanatır kendini kaval ,
getirir rüzgarlar kavalın yanık sesini
süpürür kaldırımların kenarına soğuk köprü altlarına
solumda rüzgar bağrımda sürgün
kırık kalemime yine deli deli esip durdu hazanlar
yakındır dağlarda açar papatyalar
özgürlüğü yazarlar bir gün taşlarla ,
yakarlar dağlarda alevden bir kandil
kırmızıyı çok seven kırmızı benekli kelebekler uçar her mayısta ..
(foto kızımın kalem çalışması )
(
Yağmurun Gözleri Hep Ağlardı başlıklı yazı
**nur** tarafından
21.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.