Yağdanlıklar dört köşe; muhsinlere kıyılır,
Başımıza taş yağsa; rahmet denilen zaman;
Meydanları doldurdu erdemsizlik el aman!
İçine bir kurt girmiş, koyun sürüsü gibi,
Meleriz: Kıyametin
haber borusu gibi,
Bedenimiz ruhumuz, varlık kurusu gibi,
Güneşin kızardığı, ayın pustuğu zaman;
Meydanları doldurdu erdemsizlik el aman!
Anlamını yitirmiş, bayrak mahzun kalıyor,
Satanlar hep satıyor, satın alan alıyor,
Göz suyunun buharı içimizde doluyor,
Türkiye de Türkçenin, Türk’ün bittiği zaman;
Meydanları doldurdu erdemsizlik el aman!
Çok kolay çok çalımlı; herkese tafra atmak,
Devrin son felsefesi, öfke üstüne yatmak,
Mirasyediler gibi hiç almadan hep satmak,
Cahiliye devrinden, madde kıbleli zaman;
Meydanları doldurdu erdemsizlik el aman!
Hep tecavüz sürerken, bizim olan her şeye:
Neden sahip çıkamaz? Aldırmayız ki, niye?
Çok mu yıldırılmışız? Boyun eğmek ne diye?
Nemrut’un zulmünü de mumla aratan zaman;
Meydanları doldurdu erdemsizlik el aman!