Mor bulutlu Sivri’nin eteğinde kurulmuş,
Yedi renkli, engin göl önünde serilmiştir,
Eğirdir’in Türk Mührü Selçukluyla vurulmuş,
Tabiat harikası, kudretten derilmiştir.
Gün boyu yalazlanmış, altın damlalar yıkar,
Ondan ışıltılıdır, sahildeki kumları.
Eğirdir’in mehtabı, güzel sonsuzluk kadar,
Her gece ay, yıldızlar, ebedi konukları.
Hızır Bey Camisiyle, Dündar Bey Medresesi,
Bağlanmış birbirine, sımsıkı bir kemerle,
Eğirdir’in Allah’a açık manevi eli,
Mimari şaheseri, kemer üstü minare.
Kıvrım kıvrım koylarla, kıyıları örülmüş,
Gölünde, demir atmış iki gemi adalar,
Eğirdir’in sevgisi, tanındıkça büyümüş,
Balığı, ıstakozu, sınır aşmış elmalar.
Çam yol, Pınar Pazarı, Altın kum Plajı var,
Kovada Milli Parkı, mavi, yeşil cenneti,
Eğirdir’in gölüyle, hayat bulan ovalar,
Cömerttir, verimlidir yaratılıştan beri.
Müslahattin Dede’nin otağı Yeşil ada,
Devran Dede kale’nin kapısını tutuyor,
Eğirdir’in Ata’ya armağanı Can Ada,
Baba Sultan Yazla’da türbesinde yatıyor.
Hastanesi, dertlere şifalar dağıtırken,
Dağ, Komando Okulu, yiğitler eğitiyor,
Eğirdir’in Kale’si zamana direnirken,
Kervansarayı, mazi hasreti eritiyor.
Muhteşem manzarayı Akpınar’dan görenler,
Tutkulu aşık olur, görmeden edemezler,
Eğirdir’in cezbeden sefasını sürenler,
Bu dünya cennetinden ayrılıp gidemezler...