Karanlığın içinde
Yapraklarını unutmuş ağaçlar
Dallarına tutunurken
Sadece kahredici bir özlem
Sadece rüzgâra uğuldamakta zaman
Sadece
Karanlık, karanlık işte
Mühürlü bir geçmişe
Yitip giden ağıtlar okunuyor
Kuşlar göç etmişler gökyüzünden.
Toprak kurak
Sadece ölüm kokuyor hava.
Sadece acıyı yazarken gazeteler,
Sadece özlemek özlemektir işte...
Rengini yitiriyor yapraklar
Çiçeklere yeşerse bile dünya
Tohum kök salmada toprakta
Akbabalar üşüşürken başına
Sadece acıdır geride kalan.
Sadece içli anılar dökülür yüzünüzden.
Sadece
bir korku sarar gözleri umutsuz.
İz gibi kalırsın benliğinde
Karmaşık duygulara çarpıp çarpıp dururken
Tüketiriz günleri usanmadan
Yeniden tutunmaya çalışıp hayata
Sadece hüzündür elimizde kalan
Sadece sessizliğe tutunduğumuz
Sadece içimizde boğulur ırmaklar
Yine güneş doğacak
Yine parlayacak yıldızlar
Sadece hoşça kal diyemediğimiz
Sadece sen yoksundur biteviye ömürde.
Mısraların hezeyanı yansırken şiire
Duyarsın belki,
Sadece
Hoşça kal dediğimi…
Adem Efiloğlu