Suskunum
Göğsünden yıldızları dökülmüş bir gece gibi
Karanlığımla iç içe
Ayazı kılıçtan keskin bir sabah
Nefesim soluyor griliği
Üşüyorum baktıkça bahtıma
Hadi kızım diyor
Firuze yeşili gözler
Yağmur kar hızını alamayan bir fırtana
Gamzeleri bin yıllık
Çakışıyor gözlerim gözleriyle
Göz aynasında bir damla
Sahi diyorum
Serçeler ölmez miydi ağlayınca
Şoför ücretler diyor
Titreyen elleri gidiyor yeleğinin cebine
O kadar edepli oturuyor ki
Ne eli ne kolu değiyor
Ama yüreği yüreğimle uç uca
Kiminin hazırmış elinde parası
Soğuktan çok sıkmış olmalılar
Şoföre ayıp olmasın diye
Telaşla açıyorlar kanatlarını
Yanık bir türkü mezesi oluyor
Buğulanan camların
Bir koku koyulaşıyor
Camlardan akarken yoksul bir resim
Mayasız ekmeğe katık gibi bir parça peynir bir kaç zeytin
Camın buğusunu silerken usulca
Parmaklarım sağır parmaklarım kör
Çıplak kavaklar kar tutmamış
İnce ince dumanı görünüyor uzakta ki evlerin
Bir sızı ölü gibi uzanmış ki yüreğime
Kalkmıyor
Donmuş küçük bir göl
Çocuklar yarı çıplak oynuyor
Bir küllüğün yanından geçiyoruz yavaşça
Kaçışan tavuklar
Burda da insan var,aşk var yaşam var diyor
Zamantı Seyhan la birleşirmiş sonra
Nasıl yorgun nasıl bitkin akıyor
Eski bir kabristan ki
Başları sarıklı
Şoför kapatıyor müziği
Bitmez bir çaresizlik mi derin bir huşu mu
Bilmiyorum
Başlar eğik Fatiha okunuyor
Kadın kadın gibi adamsa adam
Oysa ben
Kadınların jartiyer çoraplarıyla kendini asan
O şehirlerden topladım geldim
Ölüm yokmuş gibi yaşanan
Telaşın kendini tevekküle terk ettiği bir an
İniyor bir kaç yolcu
Kadının kayıyor buzdan koltuk deynekleri
Adam giriyor korkuyla koluna
Allah a emanet ediyorlar gülümseyerek
Sanki bir daha görmeyecekler gibi
Sen nereye bacım diyor bir ses
Bir çığlık yükseliyor boğazıma doğru
Yutkunuyorum
Diyemiyorum benim dünyada hiç bir yerim yok ki
Çığ düştü diyorlar Erciyes in eteklerine
Allah tan ölen olmamış
Hayvanların samanı yemi bitmiş
Ama Allah Kerim
Bahara az kalmış
Bahara az kalmış
Çırılçıplak her yer
Sanki utanıp üstüne beyaz bir fistan giymiş
Güneş vuruyor kamaşıyor gözlerim
Hafiften çözülüyor sanki buzlar
İlk kez ilk kez umudu bende hak ettim
Suskunum
İçimde ki isyanlara inat
Boş ver diyor bavulumu indiren tıfıl genç
Umutlar kim bilir dünün hangi eleminde
Verince rüzgara kendini gittikçe gider
Her baharda aynı çiçek yeşermese de
Hayat güzeldir
Durduğum yer karanlık
Durduğum yer yalnızlık
Bulur mu beklesem burda
Bu sefer
Baba diyorum gözlerimde bahardan coşkun sesler
Ses vermiyor babam
Üstünde kar başucunda serçeler
Ümit Seyhan