Hey alperen yürekli !
peygamber sabrına kaldı
beklemeye gelmez nağmeler
dişi güller açmalı kızıl güneşe git
git hadi git !
kekik kokulu dağlara
keklik avlayan bağlara
ceylan sektiren ovalara
gelişime bakma ;
öylesine özlemişim
öylesine
öylesine
öylesine işte
yanmış canım canıma
üstüme bulaşan
kara kırmızılarını al da git
kağıtdan bahçenin duvarlarına
eylül yaprakları konuyor
senası süslü bebek
selası zelalin kızılı
geriye eskiyi soluyan
resimlerin sancısı kalsın git
dilbaz dilin dilbazlığı
dilnaz olmuş dilbazlığı
yokluğuna alışamadım
kimsesiz kimsesinin
hiçbir kimsesizliğini
nasıl geçeyim sensiz git
Ankara düş_erken karanlığa
bahtı kara yara, bağlama bağrıma
ben hep bir eksik
sen hep bir kesik
biz hep bir fazla olduk
o adı batasıca aşk şehrine git
kırmızılar avutuyor beynimi
sessizliğim yırtıyor aklımı
yeşile boyanıyor firarım
tutamından sallanan
gecenin salkımlığı
mülteci kıvrımların
sukutu mum alevi
dudulu kanatlar çırpınırken git
cennet bahçesi bekleyişlerine
kaktüs suyundan beslenen
yılan dişli zehri -mar aksın
süt beyaz bembe haziran
gecelerin kalbi aklaşmalar demine
adım vislina çiçeği mirasım kalsın git
git dediğime inandın mı ?
öldür içimdeki
tu-fanlı
tay-funlu
tay-yarlı
tusunamileri
aşkını helal et de
git /
me
git
…
Gülay GÖKTÜRK