Gün gelir ölür gider, kralda kralcı da
Unutulur varlığı, bıraktığı acıda
Saltanatı son bulur, düşer tahtı tacı da
Düşün ey insanoğlu, ibret al sen ölümden
Ömür denen yolculuk, süresiz bir zamandır
Ahiret sınavının, soruları yamandır
Helalinden değilse, o haramlar samandır
Düşün ey insanoğlu, ibret al sen ölümden
Bilmezsin ki hangi gün, ecel gelecek başa
Vallahi hiç bakmıyor, ne güce ne de yaşa
Beklemez hiç Azrail, haydi hazırlan paşa
Düşün ey insanoğlu, ibret al sen ölümden
Hükmetsende dünyaya, teneşir olur sonun
Dökülür hep ortaya, kirli işlerin donun
Ahını aldığın der, cehennem hakkı onun
Düşün ey insanoğlu, ibret al sen ölümden
Gireceğin toprağı, sürüp eker biçersin
Bir yerine bin verir, topraktan yer içersin
Canın kanatsız kuştur, ecel gelir uçarsın
Düşün ey insanoğlu, ibret al sen ölümden
İşte bak taşıyorlar, tabutun dört kolu var
Sarayın yüz odalı, mezarın ise çok dar
Kefenin cebi yok ki, ne kaldı yanına kâr
Düşün ey insanoğlu, ibret al sen ölümden
Hiç kimsenin aklına, gelmez hayatta iken
Dünya bir gül bahçesi, ölüm güller de diken
Az olurmuş zalime, timsah gözyaşı döken
Düşün ey insanoğlu, ibret al sen ölümden.
Şükran Gülcenaz AYDOĞAN