Yirmili yaşlara gelene kadar hamam nedir bilmedik. Babamızda götürmeyince, bir türlü alışamadık. Sonraları üniversite sınavını kazanıp, okumaya başka şehirlere gidince, insan haliyle alışıyor. Hele gittiğiniz şehirde, Bursa gibi hamamı bol bir şehirse, değmeyin keyfinize gitsin...


Önceleri bir iki kere akrabalarınızda yıkanıyorsunuz, sonra ver elini hamam. Kese ne, nasıl atılır, tellak kimdir, tarihin en meşhur tellakları kimlerdir, herbirşeyi öğreniyorsunuz, hamam kültüründen aklınıza ne gelirse...


Çekine çekine girdik iki arkadaş Yıldırım'da bir hamama, daha önce gitmiş havalarında.''Kese de olacağız abi''dedim. Hamamcı''Tamam geçin terleyin, on onbeş dakka sonra keseciyi gönderirim yanınıza'' dedi...


Biz arkadaşla bir yandan terliyoruz, hem de sohbet ediyoruz. Neyse o arada keseci geldi, başladı bize elense çekmeye. Ya bismillah deyip önce bana bir girişti. Baştan fazla korkutmadı Allah var. Sonraları zaman ilerledikçe işin rengi değişmeye başladı, kuluncumu kırıyor, ellerimi arkaya alıyor, gerdiriyor, bir yandan da''Bağır abi bağır bağırmak serbest''diyor. ''Oh dedim içimden ne güzel bağırmak serbest''...


Bu yüzükoyun beni bir yatırdı, çıktı sırtıma, ayakları ile çiğniyor. Ben de hamamı inletiyorum ''Yandım Allah''diye...Bana espri yapıyor lavuk''Yananı Allah görür''diye, ben de dedim içimden yüzüne karşı''Allah görür de sen de gör tellak bey, bu kadar bağırtma adamı''... O arada yan gözle arkadaşa bakıyorum çaktırmadan, o da diken üstünde bir tedirgin oldu bir tedirgin, sormayın gitsin. İnsana Çin işkencesi, Japon işkencesi yapılsa, zaten ancak bu kadar bağırır, neredeyse ruhumu teslim edip mevta saflarına katılacağım. Adam da bir yandan''Bağır abi bağır; bağırmak, inlemek, ..surmak serbest''diyor. Baktım adamdan kurtuluş yok inletiyorum hamamı, Allah bilir sokaktan bile duyuluyor sesim. Arkadaş da sıra bundan sonra ben de diye boncuk boncuk terliyor. Bir ara''Ben kendim yıkanayım abi, geçen haftalarda kese olmuştum zaten''demeye başladı. Biraz da zaman ilerleyince alışıyor insan adamın muamelesine''Otur lan dedim''arkadaşa''Keseyi ben ısmarlıyorum, çarparım şimdi kaçmak yok''Biraz sert çıkınca yelkenleri suya indirdi ''Tamam tamam''dedi...


Bağıra çağıra, inleye inleye adam bizim kese işini yirmi yirmi beş dakkada bitirdi, pelte gibi oldum ben de bir yumuşadım bir yumuşadım, sinirlerim gevşedi. Tellak, arkadaşı işaret ederek''Gel bakalım dostum sıra sen de hariçten gazel okuma''dedi. Arkadaş ''Bağırtmayacaksan gelirim abi, yoksa ben kese mese olmuyorum, hiç bir kuvvet, jandarma polis gelse dahi beni keseletemez''deyiverdi...Tellak bu sefer''Tamam len seni onun gibi bağırtmayacağım tatlı tatlı keseleyeceğim''deyince, bizimki kendini tellağın ellerine bıraktı. Adam bana nasıl muamele çektiyse, onun da bağırıp çağırmalarına aldırmadan inim inim inletti, ama işlem tamamlandıktan sonra ikimizde ruhumuzu teslim etmediğimize şükrediyorduk...
( Neredeyse Ruhumuzu Teslim Ediyorduk başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 10.02.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu