iskelesi korkuluklarına yaslanırdı
sokakta kalmış perşembem
denize küs yüzüne değerdi
karaya vuran tebessüm
ve iki gözüm
uyku sersemi bakınırken
çıplak mavinin tuzuna
içime dert olurdu İstanbul
çöp kadınlar çizerdi çocuksu yanlarım
rengi soluk duvarlarıma
doğrular çizerdi kesişmeyecek
örümcek ağlarına takılırdı gökyüzüm
ve şarap tortusu hüznüm
dokuz kere geçerdi
dokuzuncu senfoninin içinden
kemanlar ağlardı ha bire,
küfürbaz ellerime
içime dert olurdu İstanbul
utanırken iki günlük sakalım,
dağınık saçlarıma
gündelik sesleri ıslanırdı simitçi tablalarının
semaver deminde yalnızlaşırdı,
ince bellimin sıcağı çayhanelerde
iki kaşık sen olurdun karıştırdığım
ısınırdı soğuğumda üşüyen öfkesi
alı-mor göz altılarımın
rüzgar güllerini tırmalardı
fırtına kuşlarının serçe parmakları
içime dert olurdu
sokakta kalmış perşembem
içime dert olurdu İstanbul
Demir Mutlugil