“Göğsümde işte oğul, şurada yanar durur…
Yedi aylıkken daha bıraktı gitti baban…
Evde yokken gelip de kapıya tak tak vurur,
Dönecek bir gün gönlümü yaktı gitti baban…
Sakın hürmette kusur eyleme oğlum o gün,
Çanakkale kurtuldu dönecek belki bu gün,
Yetim gibi durma ha bakma bir garip üzgün,
Dönecek bir gün gönlümü yaktı gitti baban…
Bak artık sen büyüdün, işin gücün var artık.
Ben bir ömür bekledim, hiç çekmedim yalnızlık,
Sonunda yatağa da düşürdü bu hastalık,
Dönecek bir gün gönlümü yaktı gitti baban…”
“Anam sana diyemem sense beklersin her an,
Zannımca şehit düşmüş sağ olsun bayrak, vatan…
Hiç görmedim ben onu hasretle yandı bu can”
“Dönecek bir gün gönlümü yaktı gitti baban…”
“Babam değil sadece, yüzbinler şehit oldu…
Düşmana saldırırken, her biri de vuruldu…
Şehitlerin kanıyla vatan öyle kuruldu…”
“Dönecek bir gün gönlümü yaktı gitti baban…”
“Oğlum bu son zamanım baban gelirse söyle,
Son nefese dek anam bekledi seni öyle..”
“Ana ne oldu sana hastasın hasta uyur”
“Ne diyorsun sen oğlum Hafız hoş geldin buyur”
“Ana uyan, uyan ana… Geldi hayatın sonu…
Şimdi gerçek dünyada babam sen hep el ele…
Buyur dedin babama, gördün demek ki onu…
Sonsuzluğun kapısı demek ki Çanakkale”
Yazarın