Kendimi Methetmeyi Hiç Sevmem
Geçen sene mavi tren ile ''Ver
elini İzmir bekle beni geliyorum.'' demiştim. Birader beni Ankara Garı'na bırakınca,
elimde ufak bir el çantası ve Ümit Yaşar Oğuzcan'ın kalın bir şiir kitabı, bir
de günlük gazete ile perona yanaştım. Bilet kontrolünden geçtikten sonra araya
araya koltuğumun bulunduğu kısıma ulaştım kazasız belasız. Yanımda oturacak olan
beye gözle ve tebessüm ile bir selam verdikten sonra geçtim yerime oturdum.
Trenin o meşhur düdüğü uzuuun uzun ötmeye başlayınca benimde yüreğim pır pır
etti ki çok severim tren ile seyahati de ayrıca...
Çoğu zaman konuşmayı başlatan taraf olmam ama başkası da lafı açtığı zaman
sohbet zevkli ise öyle takılır giderim sohbete. Yanımda oturan vatandaş aşağı
yukarı benim yaşlarımda, düzgün giyimli, traşlı efendi bir adama benziyor.
Gazeteyi aldım elime en arka sayfadan başladım okumaya. Çoğu zaman en arka spor
sayfasından başlarım, çocukluktan gelen bir huy işte, ne yaparsınız? Bir gün
öncesinde Galatasaray-Bursaspor maçı oynanmış. Öyle spor yazarlarının yorumlarına
bakı bakıveriyorum. Adam döndü bana ''Cimbomlusunuz galiba dostum?'' yani
cimbomluyum evet ama olmayabilirim de sana ne be adam. ''Hmmm evet fanatikliğim
yoktur ama öyle işte bizim cimbomluluğumuz atadan deden, taa üçüncü
Abdülhamit'e kadar gider'' Üçüncü Abdülhamit yok tabi tarihte sıkıyorum ki
bakalım adam lafa lap diye atlayacak mı? Adam elimi sağlam bir şekilde sıktıktan
sonra ''Ben de Cimbomluyum hem de kongre üyesi biliyor musunuz, o maçı başkanımla
yan yana izledik locadan yan yana. Kendimi methetmiş gibi olmayayım ama başkanım
beni çok sever bir dediğimi iki etmez. Ramiz aşağı Ramiz yukarı bir dolu da koşuşturur
beni.'' Ooo adam da iyiymiş, demek ki adı da Ramiz onu da bir vesile ile başımıza
kakıverdi...
Bir müddet geçtikten sonra evden yanıma aldığım Ümit Yaşar Oğuzcan'ın kitabına
dalayım dedim biraz. Baktım yan gözle beni süzüyor. ''Ooo dostum demek şiire de
meraklıyız ha, ne güzel ne güzel severim şiiri ve şiiri sevenleri, kendimi
methetmiş gibi de olmayayım ama arada çiziktiririm de hasbel kader bir şeyler,
üç binden fazla şiirim var hece, serbest, akrostiş hepsini yazarım ha. Kendimi
methetmiş olmayayım da, Ümit'i de iyi tanırım ölmeden önce pek sıkı fıkıydık
pek bir muhabbetimiz vardı, hatta aile dostumuzdur o da karısı da desem inanır
mısınız. ''İnanmam mı, siz sallayın kalede Volkan var hepsini tokatlar veya
tutar. Devam eder ''Çok iyi bir şairdi kollarımda öldü garibim kollarımda''
Ümit dediği Türkçe'nin büyük üstatlarından Ümit Yaşar Oğuzcan, babasının oğlu,
sanki asker arkadaşı muhabbete bak bizim Ümit ya filan havalarında, şimdi
soracağım kaç senesin de ölmüştü madem bu kadar yakınsınız bilirsiniz diye onu
da pişkinliğe vurup ''Helvasını da ben kavurmuştum zaten'' diyebilir, en iyisi
sormayayım, o benim ile kafa yapıyorsa ben de onun ile yaparım...
Sohbet muhabbet derken saate bir baktım iki saat geçmiş nerede ise. ''Ne iş yapıyorsunuz
beyefendi, mesleğiniz nedir?'' adam bir hmm yapıp bir de başını kaşıdıktan
sonra aldı sazı eline ''Aslında iki üniversite bitirdim ben, hem de biri mastırlı,
şimdi de açık öğretimde iktisat okuyorum.'' offf!!! ve de pufff!!! diye bir iki
kelime kırıntısını buraya sıkıştırıvereyim de adamın konuşmalarından ne kadar
bunaldığımı varın siz düşünün. Daha biz üniversitenin birini bitiremedik,
beyefendi birinciyi bitirmiş, ikinciyi hatmetmiş, breh breh breh bu yaşında
üçüncüyü de dışarıdan okumaya çalışıyor. İnşallah inşallah bana sormaz ''Sen
nereyi bitirdin'' diye içimden geçiriyorum. Sorarsa yandığımın resmidir ''Ehemm
kem küm ben deniz üniversite terk işletme ikinci sınıf ya da boş ver en iyisi
yüksek orta öğretim diyelim gitsin.'' Ve ne oldu biliyor musunuz? Korktuğum başıma
geldi. ''Siz ne mezunusunuz arkadaş ?'' dedim dedim bu soru çıkar da telefon
ile joker hakkı bile yok diye ''Ben de bildiğin düz lise mezunuyum işte
birader.'' öyle koyulaşıyor muhabbet. ''Olsun olsun o da iyidir bu devirde
liseyi bitirmek büyük iş büyük iş herkes beceremiyor dostum.''
Ooo iyi yere tezgah açtık, kaldıracak zabıtada yok nasılsa. ''Hangi
üniversiteleri bitirmiştiniz arkadaşım?'' iki elini göbeğinin üstünde birleştirdikten
sonra. ''İlk önce ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliğini bitirdim, hem de şeref
talebesi yani, sonrada İstanbul'a yerleştik ailecek orada da Boğaziçi
Üniversite'sinin Kimya Mühendisliğini bitirdim ikincilikle bir de mastır yaptım
iki yıl kadar.'' pek de mütevazi birinci olamamış arkadaş ancak ikincilik ile
yetinmiş. Şimdi espri olsun diye ''İkinciyi geçersen kaçıncı olursun.'' diyeceğim
bu seferde bozulacak en iyisi mi yuttum o lafı. Şöyle gözlerinin içine baksam
acaba belli eder mi yalan söylediğini, ama Allah var adam hiç renk vermiyor,
kim bilir belki de doğrudur anlattıkları. ''Dur bakayım şuna bir demir ile H2
SO 4 yani Hasan iki salak Osman dört ü bir sorayım kimyacı ise mutlaka bilmesi
lazım fe demirin simgesi, öbürü de neydi ya harbi onu ben de unuttum bir şey
sülfürdü ama amaan boş ver.'' Vaz geçtim sonra adama yoklama çekmekten. O da
benim gibi bulmaca hastası ise kolayca bilir zaten kimya bilmeye gerek yok.
Biraz sıkılmıştım adamın tavır ve hareketlerinden. Hafifçe gözlerimi
dinlendireyim diye gözlerimdeki doğal kepenkleri indiriverdim. Yarım saat
kestirdim ya da kestirmedim yine uyanmıştım. Yine rüyasız bir uyanma tüh. Saate
bir baktım akrep ile yelkovan nazlı nazlı ileriye doğru seyir halinde. Elimdeki
gazetenin bulmacalarına dalayım biraz. Cebimden kalemi çıkardım yavaş yavaş
çiziktiriyorum. Soldan sağa bir 13. yüzyılda yaşamış bir Türk Mutasavvıfı
''Hmmm !'' yan gözle bakıp bana döndü arkadaş yine ''Bakıyorum bulmacaya da
meraklıyız.'' lafa bak hizaya gel ''Ben meraklıyım da sizi bilmem üstat.'' Bir
öhöhö çektikten sonra ''Kendimi methetmiş gibi olmayayım ama sizin elinizdeki
bulmacayı ben geçenlerde dakika tuttum, iki dakika kırk altı saniyede çözdüm.''
Ohaaa ve de çüşşş diyecektim ama terbiyem müsait olmadı maalesef. ''Ben bunun
okumasını yapamam o dediğiniz sürede vallahi siz de müthişmişsiniz üstat.'' Kasım
kasım kasılmalar üst düzey. Arkadaş pek de mütevazi ki her yerinden fışkırıyor
alçak gönüllülük. Şimdi biraz kafa yapsam ''Geçenlerde alçak gönüllülük Türkiye Şampiyonası
yapıldı'' diye. Bu hemen lafa atlar ''Ben orada sekiz tane altın madalya aldım.''
der mi onu da der...
Hangi konuyu açsam adam lap diye konun içinde bizatihi. ''Ben müzik ile halk
oyunları ile de uğraşmıştım bir zamanlar sizde de var mı böyle yetenekler.''
Bakalım arkadaş neler çalmış oynamış demeye kalmadı. ''Üniversite yıllarında
bir ara saz çaldım, daha öncesinde gitar çalıyordum tek müzik aleti kesmedi
beni, onlardan sonrada trompet ve trombonu denedim bir ara, trompeti iyi çalarım
ama trombonda daha kötüyüm ha unuttum bir arada akordeon ile uğraşmışlığım
var.'' adama bak adama şimdi ben buna hasbel kader ağız armonikası çalıyorum
desem direk hasstir çeker bana o da çalgı mı be de diyebilir en iyisi mi hiç
söylemeyeyim, biraz kurcalayıversen kesin Barış Manço'nun Kurtalan Ekspresin'de
bile çalmışlığı çıkar. ''Ha sahi siz bir şey çalıyor musunuz?'' boş ver be dayı
ne yapacaksın? ''Ben de ilkokulda blok flüt bir de melodika çalardım eehhh işte
öylemesine dostum öylemesine sizinkinin yanında benimkini esamisi bile okunmaz.
Arada da komşuların zillerini çalıp çalıp kaçıyorum. Bazen de ellerim
ceplerimde ıslık çalar, yolda da boş teneke gördüm mü voleyi patlatırım, hepsi
bu işte.'' biraz tebessüm etti yarım ağızla döndü yine ''Müzik iyidir iyidir
dostum ruhun gıdasıdır, hem ne demiş Mustafa Kemal Atatürk ''Sanatsız kalan bir
milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.'' değil mi efendim. Efendim
hmmm!!! Ben de ona dönüp şimdi Atalar'da ''Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Zaman yatsıya gelene kadar da, yanan mumlar ile herkes çayda çıra oynar''
diyecektim ki sonra vazgeçtim...
Vakti de epey ilerlemişti. Adamın uyumaya hiç niyeti yok galiba. Ben de
uyuyamam zaten ne trende ne de otobüste doğru düzgün. Bir ara onun göz kapakları
da kepenkleri indirince ''hah dedim içimden rahata erdin Ahmet şimdi.'' Dedim
demesine de adamın gözlerini kapatması ile açması bir oldu. Uyusana be adam, şimdi
dönüp yine benim kafamı ütüleyecek. Döndü tekrar ''Askerde komando idim ben
komando'' adamın boyuna posuna bir baktım şöyle aşağı yukarı bir yetmişten
biraz kısa, yine yazıyor bu bana ama hayırlısı ''Güneydoğunun her yerinde hemen
hemen her yerinde görev yaptım üüüüf ne operasyonlara katıldım bir bilsen dudağınız
uçuklar dudağınız, hep de en ön saflardaydım, gözümü de budaktan sakınmam, üç
beş kere de yaralandım bacaktan, omzumdan, kalçadan, bakın göstereyim
isterseniz size bacağımda ki yaraları.'' tamam birader tamam anladık gazisin
hem de ne mutlu sana ''Vallahi helal olsun mirim biz de sizin sayenizde zaten
rahat uykular uyuyorduk Allah razı olsun sizden böyle sizin gibi asil palav...
pardon vatan evlatları olmasa bizler ne yapardık bu büyük şehirlerde, gelin
sizi bir alnınızdan öpeyim gazi bey, pardon gazi Ramiz bey helal olsun helal.''
Böyle sohbet muhabbet derken, adam Ankara'da oturduğunu ve de İzmir'e çok
önemli bir sempozyuma geldiğini de söyledi ''Sohbetinizi çok sevdim Ahmet bey
Ankara'da mutlaka görüşelim mutlaka bana adresinizi verin.'' Yok baba yok ben
bu adam konuştukça komplekse giriyorum bir daha çıkmamda zor, ondan sonra gez
dur psikolog psikolog. Yanlış isim adres ver gitsin ''Ehmm tabi ben Ahmet Güneşligil
Seyran Bağları filan fişmekan sokak numara 85/21 de oturuyorum beklerim efendim
mutlaka sizin ile tanışmak bahtiyarlığına ermişim ne mutlu bana ne mutlu.''
Sabah trenden inersin ve adam ile el sıkıştıktan sonra ellerimi açıp da Rabbime
dua edeyim ''Allah'ım böyle insanlar ile bir daha bizi karşılaştırma sabrımızı
mı deniyorsun sen bizim sabrımızı mı deniyorsun?'' Böyle mütevazi insanlar pek
kalmadı bu vatanda pek kalmadı...
(
Kendimi Methetmeyi Hiç Sevmem başlıklı yazı
AhmetZeytinci tarafından
9.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.