Eski zamanlardan diş izleri
Tel tel dağılıyor bedenim
Tüm kelimeler başak misali
Rüzgarlara eğilmeyen
Yüreğime direk bir elif arıyorum..
Kapı kolları gibi suretler
Kimi küfür yüklü bin yıllık
Kimine uzanıyor masum bir el
Dökülüyor güneşte kurumuş çamur gibi deriler
Çırpınışlara dalga dendi
Çektikçe ay deryaları göğsüne göğsüne
Gece ile gündüz bir birinde eridi
Bitti bin kulaçta,avuçta ki çizgi
Harcı bitmiş rüyalara
Taş taşıyor karıncalar
Üst üste koyuyor
Öyle hünerli bir usta ki zaman
Gediklerinde örümceklere,yılanlara yuvalar
Ter kokusuna gelen kuşlar
Söyleyin
Toprak nasıl kokar koşmaktan yorulunca
Sessiz geçin üstümden
Yorgun bir mevsimdir
Uyuya kalan bu sefer omzumda
Dillenir doruklarda kar
Nar öyle alevlenir ki
Buz tutar nefesimde hıçkırıklar
Ayak izlerime dolar dolar boşalır
Keser önünü ak köpüklerin ufacık ufacık dağlar
Yüzüne tutma beni
Kanıyor işte,kestiğin tüm damarlar
Aşk diye bir kuytu yok
Tüm kuytularda beşik gibi
Salıncaklarda sallananlar
Arz ı yad edelim bir an
Elbet yüreklerin pasıdır kin
Elbette dev sütunlar arasındadır
Aşkı sakladığı in
Gösterişini kıskanarak
Ey ahmak
Sen mi parçaladın böyle aşkı
Put sanarak
Ümit Seyhan