NOT: BİR TİYATRO OYUNUNUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Fısıldıyor suflör
Saçları bukle kadın sahnede
Koltuğun kenarında ölü bir beden
Farkına varıldığında
Başlıyor vaveyla…
Sahne şekilleniyor usulca
Menfaat sarmalıyla karşısındayken şeytan
Kendini sorguluyor insan
Her şey nefsine cazip
Her şeye inanmakta nefis
Ve yenilgiye müptela hesaplar…
Sonra;
Ne kadar emek varsa
Aç bir gözün hapsinde
Senin malının sahibi sanır kendini
Gecenin gözerinde
Vicdanı karanlık hırsız
Yeri geldiğinde arsız.
Kendinden geçmiş eski koca
Ya kendi kendinde değil
Ya kendindeki kendi değil
Ulu orta sözlerini savurmakta
Sanki sözlerini yazılmış en güzel şiir
Dönüp dolaşıp takılır gözleri bir dolaba
Şaşkınlıkla bakar karanlığı kuşanmış iki adama..
Bir sarhoş koca
Hem de eski
Ölü kadın
Ve gece gibi karanlık iki adam
Yalnızlığı kaybolmuş mekânda
Rol biçmedeler birbirlerine
Ta ki, bir merminin sesiyle
Bir baş düşerken yere
Vakit yeni hesaplara gebe…
Devir menfaat devri
Dolandıranı dolandıran dolandırmakta
Kim daha iyi aldatır gerçekleri
Kandırabilen kandırabileni kandırmakta
Bu nasıl bir muamma
Nihayet
Yaşlı teyze
Bir fincan kahvenin
Söylediklerinin peşinde
İnanacak darağacına bir hipopotam asılsa
Söylenen her yalana kanmakta nasılsa..
Sonuç;
Er yâda geç
Cezasız kalmamakta hiçbir suç
İnsan bunu nasıl anlayamamakta
Her fitne er yâda geç
Kendini sallandırmakta
Ve ne olupbitti ise bunu
Ölü sanılan bir kadın
Korkusuzca anlatmakta…
Sahnede şeytan ve melek
İnsana insanı anlatmakta
Ve her söylediği kelimede
Herkes aynaya bakmakta…
Kapandı perde
Bir dolap
Saçları bukle kadın
Ruhu karanlık hırsız
Sarhoş bir eski koca
Hırsı tavan yapmış pazarlamacı
Hayatı kaymış ihtiyar
Ölü sanılan bir kadın
Ve dönen onlarca entrika
Dönme dolap komedyası…
Kapanır perde
Gece üzerimize çöker
Ruhumuza dokunur
Şeytan ve meleğin söyledikleri
S O N
Âdem EFİLOĞLU