Uğursuz baykuşlar konar bahçeye
Ne
keklik, ne bülbül öter gurbette.
Kavuşur
ard arda gece geceye
Güneş,
gün doğmadan batar gurbette.
Bir
yangına benzer garibin hali,
Güç
yetmez, yollar sarp neylesin Ali?
Gözlerine
gelir yârin hayali
Acısına
acı katar gurbette.
Gelir
hatırına tüm ölmüşleri,
Kefensiz
toprağa gömülmüşleri,
Ceylan
gibi yaralıdır düşleri
Hayalleri
bile yiter gurbette.
Sigarayla
efkârını def eyler.
Dönüşünü
bekler, boş kalan köyler.
Yürekten
bir ‘Drama Türküsü’ söyler.
Nice
göçmen Boşnak, Tatar gurbette.
Oflanır
sılanın aşın tadına,
Mektuplar
kar etmez hiç feryadına.
Anası-
atası düşer yâdına
Buram
buram hasret tüter gurbette.
Bütün
hayalini yıkmışçasına,
Kahredip,
canından bıkmışçasına,
Evinden
bir ölü çıkmışçasına
Yeri-göğü
matem tutar gurbette.
Soğanla
ekmektir her bir öğünü,
Unutmuştur
bayram ile düğünü,
Arar
geçmişini, özgürlüğünü
Adeta
zindanda yatar gurbette.
Gönlüne
sis, saçlarına kar tozar.
Gamlı
ve duygulu şiirler yazar.
Maziden
yol alır, ölüme uzar.
Ne
hüzün, ne keder biter gurbette.
Sırça
köşkler bahşetse de yaradan,
Gemileri
yürütse de karadan,
Kula
fayda gelmez puldan, paradan
Bir
dost, bir arkadaş yeter gurbette.
Bahar ırak, ardı gelmez hazanın,
Ömür
boyu çektiği bu cezanın,
Kan
tüküren, dertli, Yanık Ozanın
Nabzı
sıla için atar gurbette.
Muhammet AVCI