' Esengül, iki saattir odanda tek başına ne yapıyorsun. Gel şu çamaşırları asmama yardım et,”
Esengül üvey annesi Meryem’in sesiyle yazmakta olduğu şiirden başını kaldırdı:
“Hep böyle yapıyor, aklımdakilerin hepsi uçup gitti işte. İlham kuşlarını yakalayabilirsen yakala bakalım Esengül” Kendi kendine söylenerek: “Geliyorum abla” diye seslendi.Aslında Meryem’e hırslanmıştı. Tek mutlu olduğu özel dünyasından kendisini zorla koparılmış gibi hissetti bir an. “El ayak çekildikten sonra yeniden yazmayı denerim” diye düşünüyordu. İzin almaktan hoşlanmayan, her şeyi kendi istediği zaman yapmak isteyen Esengül özgürce yaşayabilmek uğruna evden kurtulabilmek için bir an önce nişanlısıyla evlenmeyi planlıyordu. Evliliği cankurtaran simidi gibi gören Esengül’ün dünürlerin aileleri arasındaki kültür farkını ileri sürerek nişanı bozmalarıyla bütün hayalleri yıkıldı. Hem çok sevdiği ilk aşkı nişanlısından hem de özgürlüğüne kavuşma hayallerinden olan genç kız, ilk aşkını hayatı boyunca kalbinin özel bir köşesinde taşımayı sürdürdü. Kendisini oyalayarak kırgınlıkların bir nebze olsun unutmak için çalışmaya karar verdi. Üvey annesini bu konuda ikna etmesi kolay oldu. Esengül’ün elinin ne kadar açık olduğunu bildiğinden babasından onun adına çalışma izni koparabilirse karşılığını alacağını çok iyi biliyordu Meryem.
Babası Esengül’e partili dostlarının yardımıyla kısa sürede bir gazetede iş buldu. Şiirlerini yayınlaması ve ilk romanına tefrika etme şansını yakalayan Esengül’ün keyfine diyecek yoktu. Gidiş gelişleri çok sıkı kontrol altındaydı. Esengül kendini işine adayıp yüreğindeki yangını söndürmeye çalışıyordu.
Yaklaşık üç yıl geçip gitti. Esengül Meryem’e verdiği harçlık ve hediyelere rağmen evde fazla geldiğini hissediyordu. Kendisinde olmayan güzellik ve yeteneklerin Esengül’de toplanmasını hazmedemeyen üvey anne genç kızı babasına sık sık şikâyet etmekten kendini alıkoyamıyor ve aile içi huzursuzluğa neden oluyordu.Sabrının sınırlarını zorlayan Esengül “Bir kısmetim çıksa da şunlardan kurtulsam” diye dua ediyordu.
Gazeteye yeni atanan yazı işleri müdürü Esengül’ü görür görmez adeta çarpıldı, sorup soruşturdu “Çok ciddi, babası da oldukça muhafazakâr, kızına göz açtırmıyor, boşuna yorulma flört edilecek kızlardan değil senin anlayacağım” diyen magazin müdürüne Mehmet Bey’in yanıtı:
“O zaman ben de evlenirim birader” oldu.
“Kimseyi beğenip evlenmemiş bugüne kadar seni mi beğenecek, hayal seninkisi hayal”
“Var mısın iddiasına! Bu iş inada bindi artık, bir ziyafete ne dersin” Bütün gazete personeline hem de. Yalnız süre kısıtlı olmasın” diyerek kendine olan güvenini ima etti. İki gün sonra yazısındaki bir hatayı bahane ederek Esengül’ün evine telefon etti. Akşam yemeği henüz yeni yenmişti. Babası köpürdü:
-“İş işte kalır benim bildiğim. İş mi olurmuş akşam saati? Diye epeyce söylendi. Mehmet Bey’le Esengül bir süre yazısındaki yanlışlar üzerinde konuşup tartıştılar. İddiadan haberi olmayan Esengül, Mehmet Bey’in ziyaret amacının altında yatan gerçeği fark edememişti. Aradan yirmi gün gezmemişti aynı olay bir kez daha tekrarlanınca; bu kez babası Mehmet Bey’i kapıdan kovaladı:
—Ben iş miş anlamam kızda gözün varsa o başka, alır aileni gelirsin.
Evin tadı iyiden iyiye kaçınca Meryem “Ya kızın gider bu evden ya da ben” diye restini çekti. Esengül’e sandığını, bohçasını toplamaktan başka yapacak bir şey kalmamıştı. İki bohçası ve çeyiz sandığıyla aynı akşam halasının evine yerleşti. Baba evinden telli duvağıyla çıkmayı düşlerken kovularak ayrılması genç kızın hassas ruhunu yaralamış, kalbini incitmişti.
On beş gün kadar sonra Mehmet Bey onu özel bir konuda görüşmek üzere yemeğe davet ettiğinde, yine işiyle ilgili bir konu olduğunu düşünerek itiraz etmedi. Mehmet Bey’in evlenme teklifiyle de adeta şoke oldu. onu gazetede ilk gördüğü gün “bu adamla evlenecek kıza çok yazık olacak, bir dudağı yerde bir dudağı gökte” diye aklından geçirmişti. Gözleri nemlendi, durgunlaştı. “O zavallı kız ben oluyorum bu durumda, tanrım ne kadar da büyük konuşmuşum” diyerek iç geçirdi. Mehmet Bey Esengül’ün gözyaşlarını evlenme teklifinin heyecanı sanarak gerçek nedenini hiçbir zaman bilmedi.Babası ile Meryem ona sahip çıkan bir kısmeti çıktı diye Mehmet Beyin teklifine can simidine sarılırcasına sarıldılar. Esengül de istese de istemese de sarılmak zorunda olduğunun bilincindeydi.Birkaç hafta içinde evlendiler, Mehmet Bey sözünü tutup gazetedekilere ziyafet verdi. Esengül’den de bir iddia üzerine evlendiklerini saklamaya gerek duymadı.
Yeni evliler ertesi hafta sonu el öpmek üzere Mehmet Bey’in ailesini ziyarete gittiler. Yeme içme hal hatır faslından sonra Esengül aile albümlerini görmek istedi. Fotoğraf ve resim merakı vardı oldum olası. Görümcesi bir koşuda iki albümü getirip Esengül’ün kucağına bırakıverdi. Fotoğraflardan bir tanesi oldukça ilgisini çekmişti. Tekrar tekrar bakıyor “Bu fotoğraftaki kişi hiç yabancı gelmiyor, daha önce mutlaka görmüş olmalıyım” diye hafızasını yokluyordu.
-Bu yıkık duvarların arasındaki genç kim abla -Diye görümcesine sordu.“O kocanın on altı yaşındaki hali, köydeki evimizin bahçesinde çektirmişti. Henüz Ankara’ya taşınmamıştık.” Fotoğraf bir anda gözlerinin önünde canlandı. Esengül bu yıkık duvarları ve genci on iki yaşındayken bir gece rüyasında gördüğünü hatırladı. Kabuslarla dolu bir geceydi, hayatı boyunca unutamadı; duvarların arasındaki o genç düşünde bekaretini bozmuş, Esengül ağlayarak uyandığında yatağını kanlar içinde görünce genç kızlığa ilk adımı attığını anlamıştı…

Nilüfer DURSUN



2


( Yazgı başlıklı yazı Nilüfer Dursun tarafından 14.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu