Susma,
Susarsan Kaybederiz.
Hayatı
anlamlandırmak hep zor olmuştur benim için. Dün hayata anlam katarken mutluluk
soluklarken her nefeste, bugün için aynı şeyi söyleyemiyorsun. Çünkü dün
yaşattığı mutluluğu bugün alabilir, hatta iki misli acıyla. Ülkemizde yaşanan
birkaç olay çok canımızı acıtmıştır. Ama bizim toplumumuza ait olan bir huydur
ya hani, birkaç gün sesleri çıkar ikinci gün herkes evinde, aynı yaşama devam,
peki ya acı…? Ateş misali düştüğü yeri acıtmaya devam edecektir.
Gençliğinin
baharında yeni yeni açmaya başlamış bir kız bilirim. Otobüs şoförü tarafından
tecavüz edildikten sonra elleri de kesilen Özgecan Türkiye’nin kanayan yüreği.
Hepimizin canı yandı, üzüldük, yazdık, çizdik, bağırdık…
Peki ya sonra…
Acımasız hayatın oyunlarından ders almayarak yeniden devam
ettik eski yaşantımıza. Sonra unuttuk Özgecan’ı ama annesi “Keşke erken
öldürselerdi de çok acı çekmeseydi.” Dediği an biz yeni bir düzen kurmalıydık.
Artık annelerin canı acımayacaktı. Ve daha birçok annenin canı yanmasın diye
tepki gösterdik sonra sustuk, sustuğumuz gün yeni yeni Özgecan’lar öldü,
öldürüldü.
O gün hayatın
sonu olmalıydı belki de. Dönmesiyle utanmalıydı dünya. Bunca acıya rağmen
yaşamaya mecali kalmamışken insanın hayat devam ediyordu. Sedye kirlenmesin
diye çıkarılan ayaklar biz onları bugün unuttuk diye hepimizin başını ezdi.
Haberimiz yok, çünkü unuttuk!
****
Öleceğini bilen bir
çocuk vardı sonra. Çıkar yolunun olmadığını anladığında, ‘anne çocukları küçük
kurşunlarla mı öldürüyorlar’ dediği anda insanlığımızdan utandık mı?
Hayır!
Peki, ne yaptık? Gidip bir kola alıp çocuklara bir kurşunda
biz sıktık.
Hatalarımızdan ders
çıkarmadıkça her gün geriye doğru gideriz. Özgecanlar, denetimi yapılmamış
maden ocakları ve ölen her çocuğun sebebi benim, sensin, hepimiziz!
Unutulan her
ibretlik olay tarihe geçiyor nihayetinde ama tarih şunu hiç yazmadı,
‘insanlık, yine
kaybetti.’
Yazarın
Önceki Yazısı