Çay ve çayın etrafında oluşan hale bizi sarıp sarmaladıkça daha çok çay yazısı yazacağız. Çayla kurduğumuz ünsiyeti henüz çay melikesi ile kuramasak da çaya dair yazma alışkanlığımız  aynı minvalde devam edecek. Bir söz var “Alışkanlık yaman bir öğretmendir.” diye. Yalnız, bizim çayla alakalı yazdıklarımız sadece alışkanlıktan mütevellit bir durum değil. İşin içinde çayın gizemli ve mütevazı bir içecek olması ile çay melikesinin yazdıklarımıza ve bize olan kayıtsızlığı da var.

                        Çayla çay melikesinin bir çok ortak yönünü keşfettikçe yazma alışkanlığımız daha da pekişiyor. Ya bir şiir ya bir deneme şeklinde tezahür ediyor duygu ve düşüncemiz. İnce belli bardağın zarafeti, çayın berraklığı çay melikesinden ilham almış gibi geliyor daima bize. Şiirlerimizde çayı, aşkı ve çay melikesinin hususiyetlerini harmanlıyoruz. Çayın gizemi çay melikesinin albenisi ve aşkın usaresiyle terkip oluyor. Bu terkip bize çayı daha çok sevdiriyor. Çayın renginde başka nazarların göremediklerini görüyoruz. Çayın ve çay melikesinin iklimi huzur ve sükunun bereketlendiği ortam oluyor çoğunlukla. Hüzün dahi sevimli geliyor bu iklimde bize. Kalemimizi kuşanıp gümüş iklimlere sefere çıkıyoruz çay melikesi terkimizde. Çayın melikesine ve çaya şiirler dökülüyor o gümüş iklimde aşk tenli bulutlardan. Naz tütsülü, gül ıtırlı.

                        Gül ve Çay

                  Naz açıyor her seher demliğin sinesinde

                  Bir aşk palazlanıyor nazın definesinde

                  Aşkla hem dem oluyor bu iklimde hep kalem

                  Bir gül misal gülüyor notaların esinde. dizleri ilham oluyor. Gönlümüze sularına aşk iksirinin karıştığı bir aşk deniz doğuyor. O denizde kulaç atmaktan haza haz alıyoruz. Turkuaz hayallerimize erguvan rengi karışıyor. Sular menekşeleniyor. Menekşeler bazen albeni perisi olup aklımız ve gönlümüzü çeliyor. Bazen boyunlarını büküp hüznümüze sebep olsa da bir bu gümüş iklimde nefes alıp vermeyi her mevsim seviyoruz. Ve ardından ,

                          Çay ve Sen

                Gönlümdeki aydınlık gözümdeki fersiniz

                İklimime naz çavan ikili hep çay ve sen

                Zaman geçip gider de kalır hayalimde iz

                Sizi işler sineme her nefes desen desen. deyiveriyoruz. Diyoruz da bitiyor mu söyleyeceklerimiz… Sanıyorum bu hususta kalem oynatma alışkanlığımız ömrümüz vefa ettiği sürece devam edecek. Ya çay melikesi bizim iklimimize inecek bulutlardan  ya biz bu yola iyice nahifleşip bulutlara çıkacağı  çay melikesinin iklimine. Kabul buyurursa kapılanacağız dergâhına. “Sabah ola hayrola”

Ankara,11.08.2015 İbrahim KİLİK

 

 

( Çay Günlüğü-2 başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 12.08.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu