Önce ekmek
bayisinden ekmeği alır eve gelirsiniz. (Bayiye de giderken mutlaka bozuk para
bulundurun yanınızda.) Sonra buzdolabından margarini ya da tereyağını çıkartıp
kapağını açarsınız, elinize de bir bıçak aldınız mı, sonrası kolay... Sakın
yapamam diye telaşlanmayın, ekmeğe yağ sürmek bazen çok zorsa da bazen de çok
kolaydır. Hatta zorlanırsanız, bunun kursları bile var. On derste ekmeğe yağ
sürmeyi hem de garantili öğretiyorlar. Sonrada size kursu bitirince ekmeğe yağ
sürmüş adam sertifikası veriyorlar. Siz de o sertifikayı alınca gurur ile
duvara asar sonra da eşinize dostunuza gösterir hem de beni hatırlarsınız...
Bu işin espri tarafı olsa da birilerinin ekmeğine yağ sürmek ivedilik ile
incelenmesi gereken bir konu. Bildiğiniz gibi 7 Haziran 2015 seçimlerinden
sonra yurdumuzda anarşi ve terör olaylarında belli bir artış oldu. Güvenlik
güçlerimiz canla başla olayların önünü almaya çalışıyor. Can kayıpları oluyor
hiç istemediğimiz halde... Terör örgütü zaman zaman halktan destek görse de,
örgütün yaptıklarını hoş karşılamayan bir sürü Güneydoğulu vatandaşımız var. Bu
ikisini iyi ayırmak lazım. Her Güneydoğulu vatandaşı potansiyel örgüt
destekçisi görmek, terör örgütünün ekmeğine hem yağ, hem de bal reçel(artık ne
sayarsanız sayın)sürmektir... Şiddet ile kaçınmak lazım...
Geçenlerde okudum gazetelerde sanırım. Bazı gençler Güneydoğulu seksen
yaşlarında bir amcayı vay sen de onlardansın diye dövmüşler, yazık çok yazık.
Bu arkadaşlarda sanırım üç kuruşluk akıl varmış, o da belli oluyor ki dünya
seyahatine çıkmış...
Bazı zaman oluyor ki dolduruşa gelip, büyüklerinin sözü ile sekiz on yaşında ki
bebeler panzer araçlarına taş atıyorlar. Tamamen bilinçsizce, yönlendirme ile
yapılan bu hareketlere sert müdahalelerden kaçınıp o çocuklar bir şekilde kazanılmaya
ve devletin şefkatli kolları ile sarılmaya bakılmalıdır. Orada ki bütün Kürt
vatandaşlarımızı aynı kefeye koyduğumuzda baştan kaybederiz ve terör örgütünün
de ekmeğine yağ sürmüş, hem de bolca yağ sürmüş oluruz...
Güneydoğulu vatandaşlarımıza belli kurallar çerçevesinde bir takım hakları iade
edilmiştir. Kendi dillerinde konuşma ve yazma... Devletin resmi televizyon
kanalı. Kürtçe Dil Kursu açma serbestliği. Mahkemede Türkçe bilmeyen
vatandaşlara tercüman bulup derdini anlatma imkânları. Bunlar yeni yeni hayat
geçirilmiş olup, aslında çok seneler önce tanınması gereken vatandaşlık
haklarıdır. Başka başka hükümetler başa geldiği zaman, bu hakların tekrar geri
alınması demek, yapılacak en büyük sosyolojik ve sosyopsikolojik hatalardan
olacaktır. Yine terör örgütünün ekmeğine hem de bu sefer kalınca bir yağ
sürülecektir...
Parlamentoda Güneydoğulu vatandaşlarımızı temsilen yer alan parti, eğer kitle
partisi olmak arzusunda ise terör örgütü ile bağlarını bir an önce koparıp
meşru zeminlerde Türkiye siyasetine katkı yapmak için azami çabayı göstermek
durumundadır. Eğer ki dışarıdan gelen talimatlar doğrultusunda Güneydoğu
halkını dizayn etme misyonunu kendinde görürse, bundan en büyük zararı, yine o
yörenin fakir, gariban, kalkınma heveslisi halkı görecektir...
Barış içinde yaşayan bir Türk Toplumu ve Dünya hepimizin en büyük özlemidir. Bu
özleme gölge düşmemesi için, toplumun en küçük biriminden, en tepedeki makamına
kadar, sorumluluk bilinci ile hareket etmek milletimizin ekmeğine yağ sürecek, birliğimizi
bütünlüğümüzü bozmaya çalışan şer odaklarını da yerle bir edecek ekmeksiz
bırakacaktır. Ekmek olmadı mı sürecek yağda bulamayacaklardır doğal olarak.
Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...