2015 Ağustos-Ekim
sayfa 60
Life
Duygularını şiirleriyle okuyucularına akseden bir şiir adamı
Ahmet Ayaz…
İç dünyasında yaşadığı ve toplumda şahit olduğu konuları
işleyen Ahmet Bey ile şiire dair her şeyi konuştuk. Şiir tadında bir
sohbet şimdi sizlerle…
İlk şiirlerim Yeni Asya ile Hergün
gazetelerinde yayınlandı. 1980 ihtilalinde bu gazeteler kapanınca yerel
gazetelere ve edebiyat sanat dergilerine yöneldim.
Bazı
edebiyat sanat dergilerinin yazı kurulunda bulundum, şiir ve araştırma
yazıları yazdım. Bazı gazetelerde ise edebiyat ve sanat sayfası çıkardım.
Güncel konularda sohbet yazıları ve şiir yazdım. Türk Edebiyatı Dergisi dahil
bir çok edebiyat sanat dergileri ve antolojilerde şiirlerim yayınlandı.
En
son olarak 'Elvan Yayınları'ndan İhsan Işık'ın 2006 yılında yayınladığı on
ciltlik resimli ve metin örnekli 'TÜRKİYE EDEBİYATÇILARI VE KÜLTÜR ADAMLARI ANSİKLOPEDİ'sinde yer aldım. Ayrıca, (2008) Life
(2012) Kumru Dergilerinde roportajim, (1998) Alleben dergisinde hayatım ve şiirlerimden kesit yayınlanırken, (2014)
Maki Dergisine kapak yapıldım..
Şiirlerimin bazıları Bülent ÖZCAN
tarafından Londrada yayınlanan 80 sayfalık haftalık OLAY gazetesinde, bazı
öykü ve şiirlerim de, Abbas Abdullah HACALOĞLU tarafından Azabeycan/BAKÜ de
yayınlandı. 'BALKAN AYDINLARI VE YAZARLARI'nın yayınladığı Türk Dünyasında
Atatürk Şiirleri ve Türk Dünyasında Çocuk Şiirleri antolojilerine girdim.
Şiir dalında birçok ödül ve plaketlerim
bulunmaktadır. Askerin Türküsü isimli şiirim 1995 tarihinde Tuğgeneral Zafer
ÖZKAN tarafından bestelettirilerek 10. Piyade Tugayı Marşı yapıldı. 2014-2015
öğretim yılında, Gaziantep
Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde
, Esra GÜLLÜBARDAK TİRYAKİ’ye tez konusu oldum. Life Dergisi başta olmak
üzere, bir çok kültür sanat ve edebiyat dergilerinde defalarca, ropörtajlarım
yayımlandı.
Halen Gaziantep'te yayınlanan Güneş
Gazetesinde köşe yazarıyım, haftalik Türkiyem Gazetesinde olduğu gibi, Kumru Dergisi başta olmak üzere, bir çok edebiyat sanat
dergilerinde şiirlerim yayınlanmaktadır.
Life
Şiir hayatınız nasıl başladı?
Ayaz
Cahit Sıtkı Tarancı, Ümit Yaşar Oğuzcan, Bedri Rahmi Eyüboğlu
ve beş hececiler gibi şairlerimizi okuyarak kendimi şiirin içinde buldum.
Life
Kitabın oluşum süreci nasıl geçti?
Ayaz
Ben bu konuda biraz şanslı gibiyim. Rahmetli Ziya ÇİL Şehit Şahin Lisesinde edebiyat öğretmeni
iken, milli bayramlarda, benim Gaziantep üzerine yazdığım şiirlerimi
öğrencilere okuturmuş. Daha sonra Şehitkâmile Bakış dergisine, benim ile
ilgili bir yazı yazmış, Cemil Cahit
Güzelbey’e göndermiş. Cemil Beyde bu yazıyı sözü edilen dergiye göndermiş ve yazı
yayımlanmış.
Sonra 1991 yılında
Şahinbey Belediyesi yurt dışına da açık bir şiir yarışması düzenledi.
Ben trafik kazasında ölen kızım ile
ilgili olan Feride’m şiirini yarışmaya gönderdim
1065 kişinin katıldığı yarışmada,benim şiirim ödüle layık
görüldü. Gaziantep basını benden söz ederken, Ali İNCE, “Ahmet Ayaz’ın
şiirleri basında yankılar yaptı” diye yazmış.
Geçen zaman içinde “Yankılı Sesler” adlı şiir kitabımı, Sosyal
Hizmetler Derneği Başkanı Hülya UFACIK Hanımefendi
kitabımın basımını sağlayarak, Gaziantep Çocuk Yuvası yararına sattı.
Şiirlerimde, insanları iyi yönde etkilemeye, yanlışlıkları gidermeye,
özellikle devletin eksik ve yanlışlarını gündeme getirip düzenlemeleri için
çaba harcarım.
Life
Yayınlanmış eserleriniz arasında son kitabınızın yeri
nedir?
Ayaz
Bir insanın üç veya beş çocuğu olur ve her birinin ayrı ayrı yeri ve
özelliği olur. Ben bir adet öykü, iki adet araştırma, iki adet antoloji ve 12 adet şiir kitabı
yayımladım. Doğduğum Gündenberi adlı şiir kitabım 5 baskı yaptı. Son kitabım,
son çocuk gibidir. Son kitabımda, son söyleyeceklerimi söyledim. Yalınız şunu
da söylemek isterim. Keşke kitap
yayımlama imkanımı biraz daha geç yakalasaydım derim. Çünkü yazım
hayatının ustalık dönemi var.
Şimdi yazım
hayatımın ustalık döneminde olduğum kanaatindeyim. Son kitabımda son
sözlerimi söyledim ama, şairin söyleyecekleri ölmeden bitmez diye
düşünüyorum.
Life
Duygularınızı yazıya
dökerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Ayaz
Genellikle şiir yazarken, yazdıklarımın edebi ve
kültürel bir değeri olmasına çok dikkat ederim. Bir de yazdığınız şiir, hece
ile de olsa, modern Türk Şiiri de olsa, şiir dili ile yazılmalıdır. Konuşma dili ile
yazılanların, nesir yazıdan bir farkı olmaz.
Orhan Veli KANIK “Bir çok sanatlardan, bir çok unsurlar
bulunabileceği gibi, hikaye unsuru da
bulunabilir. Ama bel kemiğinin şiir olması gerekir” diyor. Onun için
yazılanların edebi ve kültürel bir değeri olmalıdır.
Şiirlerimde insanları iyi yönde etkilemeye,
yanlışlıkları gidermeye, özellikle devletin eksik ve yanlışlarını gündeme
getirip, düzeltmeleri için çaba harcarım. Mesela “Ben Yunus gibi sevdim, kimi
sevdimse; Keşke sevenler de benim gibi sevse”. Ayrıca “İhanet iftira etme
âlime; Edepsizlik şöhret değil zalime”. Beyitlerimi bir inceleyin.
Şair kendi yazdığını kendi okuyorsa, boşuna yoruluyor.
Şiir kanatlanıp uçmalıdır. Benim “Gör Beni” isimli şiirim, bir çok kültür
sanat ve edebiyat dergilerinde boy gösterdi. Buna benzer bir çok şiirlerim
de kültür sanat ve edebiyat
dergilerinde yer aldılar.
Life
Gaziantep’in edebiyat ve
kültür hayatıyla ilgili ne
düşünüyorsunuz?
Ayaz
Gaziantep’imizin kültür ve edebiyatı hakkında denecek
şeyler oldukça çoktur. Fakat ben neresinden nasıl başlayacağım diye
düşünüyorum. Gaziantep’imizin geçmişte Hasırcızade Hafız Mehmet’i, Şakir
Sabri Yener’i, Cemil Cahit Güzelbey’i, Ali Nadi Ünler’i, Ömer Asım Aksoy gibi
niceleri vardır.
Bunlardan Cemil Cahit Güzelbey’e ben yetiştim. Kendisi
ile uzun süre dostluğum oldu. Kumru
Dergisinde Onun ile ilgili bir sunum da yaptım. Sunumu kayda geçirerek oğlu Dt. Mehmet Rağıp Güzelbey’e takdim ettim.
Biz, Tamer Abuşoğlu, Kemal Polat, İbrahim Halil Aycan, Emine Öksüzoğlu,
Rahmetli Tahir Siral ve o zamanın
emniyet müdürü Hüseyin Çapkın da bize destek vererek, yaptığımız şiir
dinletisinde, Büyükşehir Belediyesi’nin konferans salonu, davetiyeler ücretli olduğu halde, dopdolu olmuştu.
Ayrıca il
dışından Nadide Gülpınar, Ayşe Ergün gibi şairleri davet etmiştik.
Anlıyorum ki, şimdi yazım hayatımın ustalık döneminde olduğum kanaatindeyim.
Son kitabımda, son sözlerimi söyledim ama, şairin söyleyecekleri ölmeden
bitmez diye düşünüyorum. Bundan 20 yıl
önce şiirin bir ciddiyeti vardı… O
zamanlar, kimler vardı diye bir göz atacak olursak, Vahittin Bozgeyik, Tamer Abuşoğlu, Ahmet
Ayaz, İbrahim Halil Aycan vardı.
Düşünüyorum da, bizler o zamanlar acemi şair de olsak, yazdıklarımızın bir
anlamı, bir değeri varmış. Değeri olmasaydı ücretli davetiye ile o kadar
insan toplanıp bizleri dinlemezlerdi diye düşünüyorum.
Bugün şehrimizde hece şairleri olarak Abdulhadi Bay,
Ahmet Ayaz, Ahmet Çevik, Behiye Köksel
var. Gülhun Ertilav ile Neşe cömert de
ciddi anlamda hece şiiri yazmaya başladılar. Serbest yazan
arkadaşlarımızdan Tamer Abuşoğlu, İbrahim Halil Aycan, Zekeriye Efiloğlu.
Mustafa Selçuk Uğur ve Hüseyin Toprak var.
04 Ocak 2007 tarihinde Vali yardımcısı Gökhan veli Kişioğlu başkanlığında Gaziantep Kültür Sanat ve Edebiyat GASED Derneğini
birlikte kurduk. Kurduğumuz günden bu güne kadar, her ayın ilk cumartesi günü
müzikli şiir dinletisi yapılmaktadır. Fakat hiçbir gün, göz doyurucu
bir toplantıya rastlamadım. Elbette
şiiri oyuncak ederlerse, olacağı budur.
Şehrimizde bugüne kadar
bir çok kültür sanat ve edebiyat dergilerini gördüm. Beynimde iz bırakanlar arasında,
Rahmetli Mehmet Sağlam’ın üç yıl yayınladığı YÖRE Dergisi ve Ankara Üniversitesine bağlı Tömer’in çıkardığı ALLEBEN Dergisini gördüm.
Şükürler olsun ki şehrimizde, Gaziantep Life ve
Gaziantep Tarih Kültür Dergisi
var. Gaziantep’te yayın hayatını Nisan
2010 tarihinden günümüze kadar
sürdüren KUMRU Dergisi, nasıl
Türk Dünyasını kucaklıyorsa, Gaziantep
Life, Gaziantep Tarih kültür Dergisi de, Gaziantep’imizi yıllardır
kucaklamaktadır diyorum.
Gaziantep’imizin ciddi anlamda ressamlarını, araştırmacılarını,yazarlarını
bu roportaja sığdırmak elbette mümkün değildir. İnşallah onları gelecek
yazımda anlatırım derken, asıl söyleyeceğim şudur. Gaziantep Life dergisi,
Gaziantep’in kültür sanat ve tarihine tanık olmaktadır. Şu okuyacağım şiir gibi, Gaziantep için
yazılan şiirlerden de, zaman zaman yayınlasalar iyi olur diye düşünüyorum.
BİLMEZ Mİ BU ŞEHİR
BENİ
……………………………………..
Bu şehir
Gaziantep;
Billmez mi bu
şehir beni?
Mısır tarlalarında sabahladım,
Güz gecelerinde.
…
Kız kovaladım, it taşladım,
Korkulu rüyalarda.
…
İblisin askeriydim
Şarap içtim.
Ganne kırdım,
Kırkayak kahvesinde.
…
Cartlak kebabı yedim,
Eblahanda Memik Ustadan.
Unutur mu? Bilmez mi
bu şehir beni?
Ahmet AYAZ