Tan Vaktinde Hüzün: BÖLÜM
3
Sabah ezanı ile Hacı Emin Efendi
uyanır, Nasibe Hanım da ikisi de
abdestlerini alır namazlarını kılarlar.
Nasibe hanım sorar:’’ Hacı
Efendi bahçeye gidecek misin?’’ Hacı Emin Efendi:’’ Gideceğim
ama Ali’nin uyanmasını bekleyeceğim:’’ demiş. Bu arada inekler koyunlar yavrularını
emzirdikten sonra otlamak için çobanın bulunduğu hayvan toplanma yerine götürür. Nasibe Hanım hayvanları katıp geldikten sonra
kahvaltılık hazırlamaya başlar.
Hacı Emin Efendi de evin önündeki çiçekleri
çapalar, bakımını yapar, yabancı otları ayıklar. O arada Ayşenur uyanır Ali’yi kaldırır
ve birlikte çeşmede ellerini yüzlerini yıkarlar. Ali hiç ses çıkarmaz.
Dedesi Ali’nin kalktığını görünce bahçeden
çıkar elini yıkar ve ‘tosunum’ diye Ali’ye sarılır başını okşar sofraya
otururlar. Kahvaltı bitince herkes duasını eder Hacı Emin Efendi:’’ Hadi oğlum
bugün seninle bahçeye gideceğiz, bak sana ne anlatacağım.’’ der. Ali meraklanır:’’ Dede ne anlatacaksın?’’ diye sorar dedesi de bahçede anlatacağını
söyler. Ayşenur’un da babaannesine yardım etmesini söyler.
Fakat
içinden o kadar kahrolur ki iki yetim yavrunun tam da anne ve babasına muhtaç oldukları
bir zamanda anne ve babasını kaybetmelerine mi üzülsün; yoksa genç yaşta hem
evladını hem gelinini kaybettiğine mi üzülsün?
İçindeki acıyı tevekkül ederek içinde dindirmeye çalışıyordu.
Ali
dedesi ile bahçenin yolunu tutar sapanını da yanına alır. Bahçede Ali meyveleri görünce dedesine sorar:’’
Dede, bunları sen mi yetiştiriyorsun?’’ dedesi gülümseyerek:’’ evet, harika çok güzeller!’’ diye sevinir. Hacı
Emin Efendi Ali’nin dünkü duygusallığı üzerin den attığını görünce içi biraz rahatlar.
Ali
sapanla kuş avlamak için uğraşırken Hacı Emin Efendi de bahçedeki meyveleri
sulama işini yapar.
Yorulunca
güzel büyük bir ceviz ağacının altına oturur Ali’yi yanına çağırır. Bu arada
Ali:’’ Dede sen bana bir şey anlatacaktın hadi anlat:’’ der. Dedesi:’’ Ben de
seni bunun için çağırdım Ali’m.’’ der.
Ali
dedesini dinlemeye başlar.
‘’Bak
şu bahçedeki fidanlara, ağaçlara, meyvelere bir bak ne görüyorsun Ali?’’
etrafına bakar ve :’’ Senin gördüklerini görüyorum:’’ der. Dedesi güler:’’Peki ben farklı görüyorum. Ben
sana bunu bir başka yolla anlatacağım. Git en güzel hangi ağacı seversen onun meyvesinden
bana getir ve bir de en güzelinden çubuk getir.’’
Ali
bahçeye girer dolaşır gözüne dalda al al duran elmalar takılır. Güzellerinden
üç tane elma koparır kendine çubuk arar dolaşır arkın kenarında bulunun
kuşburunu ağacının bir sürgün
fidanını keser. Bu çok düzgün ve güzel diyerek sevinerek
dedesinin yanına gider.
Ali
hala bir şey anlamadığından dedesinin ne yapacağını merak eder
Dedesi
sordu:’’ Neden bu çubukla bu elmaları getirdin?
Bahçede bir sürü çeşit vardı.’’
Ali:’’
Elmalar hem büyük hem de çok güzel, çubuksa çok düzgün ev güzeldi.’’
Hacı Emin Efendi manevi bir üslupla başladı
anlatmaya:’’ Ali oğlum Allah da en sevdiği güzel kullarını yanına almak ister
sen annen ve baban için hep üzülüyorsun.
Senin annen ve baban bir teröre kurban gitmiş olsalar da onlar çok dürüst
imanlı ve güzellerdi. Allah onları sevdiği için yanına aldı. Allah zalimleri
sevmez. Suçsuz insanları öldürenler katillikle suçlanır.’’
‘’Biz
sevinmeliyiz. Onlar senin annen ve baban ama benim de canlarım evlatlarım. Ben Onur’umu
nasıl büyüttüm, ben bilirim içimdeki sevgisini. Gelinim Hacer’i de
çocukluğundan tanıyorum Allah onlardan razı olsunlar. Sen nasıl
ki gittin elma güzel diye kopardın ve en güzel çubuk benim olsun dedinse, bu kuşburnuyu kestinse Allah da onları seviyormuş
ki yanına almış. Biz onlara hep dua edeceğiz.
Bundan sonra sen hemi benim Ali’m hem de Onur’umsun. Artık babanın yerini sen alacaksın, okuyup bizlere de sen bakacaksın ve devletimize
milletimize yayarlı olacaksın. Sen büyük
adam olacaksın Ali’m unutma sen bir şehit oğlusun.’’
Ali
dedesinin anlattıkları ile biraz teselli olmuş gibi gözükse de çokta bir şey
anlamamıştı.
Dedesi Ali’ye:’’ Seni istersen okullar açılmadan bir aylığına Ayşenur’la
Ankara’ya dayınlara tatile yollarım.’’ Der demez Ali sevinçten çıldırmıştı.
Ali
çok sevinmişti:’’ Ciddi misin dede?’’ diyerek teyit ettikten sonra sevinçle heyecanlanır
sapanını kaptığı gibi zıplayarak kuş avlamaya gider.
Dedesi Ali’nin sevindiğini görünce içi biraz
olsun rahatlamıştır. Yine içinde
tevekkül ederek tefekküre dalmış bir sesle birlikte kendine gelmiştir. Ali:’’ Dede vurdum vurdum.’’ diye bağırır. Ali sonunda dut ağaçlarına konan bir sürü
sığırcık kuşundan bir tane vurmuştu ve ilk kuş vurması olduğu için çok sevinmiş
ve bağırmıştı koşa koşa dedesinin yanına gelir dedesi:’’ Aferin sana güzel nişan almışsın.’’ Der
‘’Bugün
biraz yorgunum hadi eve gidelim’’ Hacı Emin Efendi ve Ali vurduğu kuşun heyecanı
ile dedesinin elinden tutar eve dönerler.
BEKİR AKBULUT (İHLASİ)
27.10.2015