Hani yağmurlu günün ardından gökte yıldız ararsın ya?
Ama bulamazsın. Sonra gökyüzünü didik didik eder, parıl parıl parlayan birtane bulup çok sevinirsin.
Hani yolunu kaybettiğinde adres soracak kimseyi bulamaz, umudunu yitirirsin ya? Sonra bir simitçi çıkar karşına, sevinirsin.
Yağmur biter gökkuşağı görürsün, ne yapacağını bilemezsin, gösterecek bir arkadaşın olsun istersin yanında.
Telefonunu çıkartır fotoğrafını çekersin.
İşten yorgun geldiğinde başını göğsüne yaslayıp Forrest Gump izlerken
uyuya kalalım istersin ama ev boştur.
Her geldiğinde aynaya "hoş geldin hayatım" dersin.
Evde kimsenin olmadığını bildiğin halde zile basarsın.
Hani "Tam mutlu olacağım" dediğin günün sabahı otobüsü kaçırıp, işe geç kalırsın ya?
"Herşey düzelecek" diye mırıldanırken anahtarları evde unuttuğunu fark edersin, eve giremezsin ya?
Tam karşıdan gelen güzel bir kızla bakışırsın da; kız tam senin üzerine doğru yürüyor zannederken arkanda duran erkek arkadaşına sarılır ya?
İşte ozaman umudunu yitirme. Ya da yitir yitir senden bir bok olmaz!