SîMURG
DÎBACE:
(yüreğimin kaf dağında
bir yazgıydı sîmurg
küllerinden yeniden
yazılan)
1-
serçe kanadında bir ağırlık
kuş yüreğinde bir
çırpınıştı yaşadığım
yangın olup maveraya
bir hevesti
yolculuğum
suya değdiğinde bir
kelebek kanadı
kaç kez titredi
yeryüzü
bütün canlılar
secdeye vardığında
yapayalnızdı sîmurg
yılanlar çıyanlar
diyarında
nefsine yenildi insan
daha ilk sınavında
2-
aşkın tekil yazgısına
bencilce vuruldu
insan
gül meylettiğinde
bülbüle
unutuldu kavl u karar
ne yapılsa beyhude
her canlı bir tek kendini arar
ey hekim ey lokman
heybende var mı bir
derman
aşk deryasında inci
mercan
sevgiliye baldıran
diye yazılan
dipsiz vadilerde kaybolmuş bir zamandır simurg
sırrına vakıf
bilgeler
kırıla döküle bir
devrandır simurg
öfke en başta ara yerde gölgeler
3-
derbeder kavgalarda
biriktirilen
çatal yürek bir
cesarettir simurg
kuşanıp yola
çıkılanda
omuzdaki heybettir
simurg
marifet aranan
çarşılarda
ilm-i tarih okuduğumuzdan
bu yana
rakamların simyasına
yansımış
bir esatir-i
evvelindir simurg
hep zamansız
rüyalarda gördüğüm
mekansız hülyalara taşıdığım
bir yetim aşkına
adanmış anlarda
marifet kendin
bilmekmiş
bundan kaybetti yolcu
yolunu
üçüncü vadinin
sonunda daha yolun başında
kendi kaderine
yabancılaştı
ricat bir sığınak
oldu / insan oraya yerleşti
4-
nar çiçekleri topladı
şairler
benlik bencillik
davasına
müstağni kederler
orta yerde
kibir alıp götürdü
kartal kanadında
bir iz kalmadı geride
gece-gündüzden daha
uzundu
aşk bir sınama yürek
ülkesinde
nihayetsiz bir koşuda
evvel tökezleyen
ne çoktu geriye
bırakılmışlardan
kaf dağının hışmından nasipli
nasipsiz bir hikayede gizliydi
anka kanadında
öyküler
bir kıvılcım olup
yandı yokluk aynasında
5-
sen ey küllerinden
doğan
yeniden bir aşk adına
sen ey geçmişin ve
geleceğin bilgesi
uyandır evlatlarını
karabasan rüyalardan
fermanlar sal zümrüt
ülkene
davullar çaldır
iki vakt arasında
toplansın cümle yaranın
benlik davasına
dalanın
varlık sevdasına kananın
sana güvenip sana
inananın
bildir ki inandığın
sensin / güvendiğin sen
kaç gün ışığı dağladı
bedenini
kaç aysız gecedendir
efkarın
cesaretin nice sırattan sınandı da
bir kendine acemi bir
kendine biçare
sen ey günahlarından
doğan
yeniden bir tevbe aşkına
yanıp kül olmaksa
muradın
ateşlere sal zümrüt
ülkeni
sen ey bilge masal
tüccarı
heybende zebercet
saraylar peri kızları
sele ver yele savur
da hülyalarını
sermayesiz mevsimlere
dal bir başına
bir başına isen
sîmurg
sîmurg isen tek başına
(benlikte yokluk
yoklukta duru
varlıktır simurg)
6-
bir masala cemre
düştüğünde
ilk bahar olur bütün
dillerde
aşk serazat bir ömrün
girdabında
bir gölge oyunu
med-cezir aynasında
kırıldı cam yerle
yeksan rüya
sen ey kuşlar sultanı
kader satrancında
taşlar
hamle hamle kale arar
uyan ki elindeki
servet
yaklaşan zamana zarar
sen ey mahzun
yüreklerdeki efsun
topla bütün
atlaslarını
sele ver yele savur
da cümle rüyalarını
ay ışığına bedel
yazılsın
har vurup harman
savur da cümle sermayeni
varsın mirasyedilerce mirasın dağıtılsın
sen ey şaşkın sır avcısı
maksat hasıl olmuşsa
beyhudedir feveranın
geriye küller
kalmışsa bir yangından
sıcak bir
yaradaysa yaşamın ibresi
gayrı gereği yoktur
bir ağıtın
aranmaz bir şiirin
gölgesi
bir öyküde daralır
nefessiz kalır
bir simurg efsanesi.
7-
yağmur ömrün
tenhasına yağar
ve bismillah deriz
her nihayette
her başlangıçta hamd
ile yeniden
yeniden bir sefer adına
Hay’dan geldik de
Huy’a dır yolculuğumuz
Var’dan geldik de
O’nadır aczimiz
biz ki vadiler aştık
ateş yalımlarından
geçtik
simurg olduk da bir
kendimize bigane
bir özümüze lakayt
ne kaldı geriye
arayışımızdan
bir sersemlikten öte
bir sermestlikten
gayri elde avuçta
simurgun tüylerinden
birkaç parça
ay ışığında kutsal
ayinler
büyülü sözler döküldü
dilimizden
arındık, kevser
sularından
geriye kalan
ellerimizden
birkaç damla ab-ı
hayat
üç beş dize şiir
bir o kadar maceradır
nihayetinde
HAŞÎYE:
( bir dağa sırtını
yaslayanda
dağın sende yok
oluşudur simurg)
Yazarın
Sonraki Yazısı