Sabah sabah göz gezdiririm gazetelere. Gazetede de okudum mu, bazı yazılara gerçekten takıyorum kafayı, takmakla da kalmıyor, biraz da üstünde düşünüyor ve kaleme alıyorum. Bu da öyle bir yazı işte... Güler misin ağlar mısın misali...



Gazetede ki haber başlığı ve haber aynen şöyle. ''Bunu 2957'ye kadar açmayın.'' Devam ediyor altında ki açıklamalar. ''ABD'de ki Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde ki bir kazı çalışması sırasında 1957'de gömülen bir zaman kapsülü bulundu. İçerisinde dışarıdan bakıldığında görülecek şekilde 2957'ye kadar açmayın notu taşıyan ve bin yıl boyunca içindeki materyalleri koruyacak şekilde tasarlanan kapsülle ilgili yetkililer enstitü arşivini taradı. Taramalar sonucunda profesörlerin kavanozu doldurdukları ve gömdükleri anlara dair görüntüler, profesörler tarafından geleceğe hitaben yazılmış bir mektup bulundu. Enstitü yönetimi kapsülü gömen MIT profesörlerinin isteğini yerine getirmeye ve kapsülün 2957'ye kadar açılmamasına karar verdi.'' BASINDAN/Sabah Gazetesi Dış Haberler



Şimdi böyle bir yazı okuyunca ne düşünürsünüz? 2957 yılında açılacak bir paketiniz var. Tabi ki sizler, bizler 2957 yılını kıyısından, köşesinden, ucundan bucağından göremeyeceğiz. Dokuz yüz küsur sene sonra açılacak bir paketin, sana bana ya da herhangi bir kişiye ne faydası olacaktır. O zamana kadar sanırım yaklaşık olarak on ya da on beş kuşaktan fazla insan soyu değişecektir yeryüzünde. Ha bir de şu var Dünya acaba o zamana kadar ayakta kalabilecek mi? İlim adamları Dünyanın ve insanlığın ahir zamana girdiğinden bahsediyorlar. Ufak kıyamet alametlerinin yavaş yavaş gerçekleştiğinden dem vuruyorlar. Bu arkadaşlarda üçüncü bin yıla kırk üç sene kala bir paket ve onun açılmasından bahsediyorlar... Ne kadar gülünç ve bir o kadarda saçma sapan bir haber ve konuya yaklaşım...



Biz kullar olarak kıyametin ne zaman kopacağını tabi ki bilemeyiz ki Hazreti Peygamber bile bu konuda ''Benim de sizin bildiğinizden daha fazla bir bilgim yoktur.'' demiştir zamanında. Gerçekten bu olaya bilimin ve bilim adamlarının karışmış olması üzücü ve düşündürücü. Bu kadar basit değildir gerçek bilim ve bilim adamı. Hadi diyelim dünya yerinde kaldı o tarihe kadar, varsayalım kıyamet kopmadı da on beş kuşak sonra ki insanlar gittiler onu açtılar dokuz yüz küsur sene sonra. İçinden ne çıkacağı belli değil. Şöyle bir şey de yazıyor olabilir mi? Sesli düşünüyorum ''Ne kadar salakmışsınız ey insanlar. Hiç bunu açmak için dokuz yüz küsur sene beklenir mi?'' ya da şöyle bir şey ''Bilmece bildirmece falan fişmekandan uydurmaca.'' bilin bakalım bu ne? Biz o tarihte bu bilmecenin cevabını bulamamıştık da acaba dokuz yüz küsur sene sonra bunu açanlar belki bulur diye düşünmüştük...



İnsanların hele de bilimin ve bilim adamlarının hiç işi gücü yok başka, dokuz yüz küsur sene o muhafazalı kutunun içinde ne olabilir diye arpacı kumrusu gibi düşünecekler. Ve her ölecek olan bilim adamı da o düşünceyi bir sonra ki bilim adamına aktaracak ''Aman ha bunu açmayın bu ta 2957 yılında açılacak.'' Bakarsın oraya bir gün hırsız girer de onu alır kaçar. Sonrada fidye ister o kutunun sahiplerinden dünya kadar ''Bana beş yüz milyon dolar vermezseniz bu kutuyu 2957 yılına kalmadan açacağım ve de içinde ne var ne yok tüm dünyaya ifşa edeceğim.'' Vay vay vay iyi bir fidye talebi. Paketin sahibi bilim enstitüsü MIT acaba ne diyecek ''Aman ha kardeşim açmadan getir keşke sana beş yüz milyon dolar değil bir milyar dolar verelim.'' Nasıl akıllar ama. Bin bir gece masallarında ki gizemli kutular gibi...



İşte böyle arkadaşlar. İnsanlar saçma sapan olaylara sebebiyet verdikçe. Biz de aklımızın yettiğince kalemimiz tuttukça, yüreğimiz attıkça bu olayları ve insanları yazmaya devam ediyoruz. Var olsunlar bizlere hiç konu sıkıntısı çektirmiyorlar arkadaşlar. Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine... 

( Bazı Yazılara Kafa Takılmayacak Gibi Değil başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 26.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu