Her gün başka bir yüzle,her gün başka biçimde,
Nasıl kesişir bilmem;denizle çöl içimde ?

Yürür ken bir çizgide,hemide bile bile,
Gönlüm sandala düşer,gözlerim sürgün çöle!...

Her Leyla’ya bakanın, gözü çölde mi kalır,
Leyla’sı olmayanlar denizde mi yıkanır ?

Bir serap görüp ansız,düştüm mavi gözlere,
Leyla’yı bir denesek,gelmez mi denizlere?

Terazimi ki gönül,olsun iki kefesi,
Ya dipsiz bir sonsuzluk,ya ispinoz kafesi !

Mavi nehirler akar,beş duyudan gönlüme,
Yine de yetmez sular,büyüttüğüm gülüme...

Ya gülü keseceğim,ya nehirler kurusun !
Ya patlasın yanardağ,ya da deniz kudursun!

Şaşırdım ara yerde,tükenirken mecalim,
İçimi açtım sana,gör işte bu son halim!...

Açma halini derler,halden anlamayana,
Bir kıvılcımla başlar,büyürsün yana yana!...

Çocukken anlamazdım,marifetti büyümek,
Sanıp büyüdüğünü,kaç parçaya bölünmek?...

Öğretirlerken bize,bölünmeyi amipten;
Her parçam koptuğunda,dönüyorum,kaç ipten!

Çıkıp yüksek bir dağa,çekmek isterken bir hey!
Ya deniz,ya çöl diyor,demiyor başka bir şey...

Dönerken gözlerimiz,hergün başka biçime,
Ben üçüncü yol bulup,göçüyorum içime!...



( İç Göç başlıklı yazı HayrettinYazcı tarafından 27.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.