Bir nazlı gelin gibi gülerken bardaktan sen.
Ateş, suyla cenk eder kızıla boyanır ten.
Buğunun buğusunda huzur çözülür suda.
Hanlığa atanır çay bu demde asaleten.

Emsalsiz bir parıltı okunur yudum yudum.
Kuğunun gözlerinde asaleti okudum.
O parıltılı rengi gören şeker çözülür,
Bu tadı bana sunsa rica etsem hassaten.

Esamisi okunmaz hanlığın sultanlığın.
İtibarı ki hadsiz isli bir çaydanlığın.
Başımı döndürürken ince bellinin tavrı.
Esiri olur gönül sıcak hükümranlığın.

Bin bir işveyle göze sonra da gönle girdin.
Bazen billur gibi çay bazen coşkun nehirdin.
Her yudumunda beni meftun eden usare.
Yüreğimdeki bunu esenliğe çevirdin.

Adın, hep aynı kaldı tadın aklımı aldı.
Buğundan dinlediğim benzersiz bir masaldı.
Her kelimende sükun özetin asudelik.
Tadındaki kekrelik hep damağımda kaldı.

Bazen, bir taze gelin, bazen içli bir kızdın.
Gamzenle gülüşünle tüm yüreklere sızdın.
Buğunda kayboldu gam, dert yolunu şaşırdı.
Kıymetini bilen az belki biraz bahtsızdın.

Semaverle porselen yalnız sana remz oldu.
Remz içinde remizdin, rengin suya benz oldu.
Şeker, sana benzedi çözüldü teni sende.
Rengini görenlerin hasetten benzi soldu.

Adını hep çay bildim, künhüne ermesem de.
Ama gıyaben sevdim, yüzünü görmesem de.
Şiirlerime konu sen oldun eni konu,
Sana şöyle okkalı ad bulup vermesem de.

Hiç yorulmadım seni demleyip içmekten ben.
Sana tutkun olunca tiryakilikte en ben.
İnce belli bardağı elimden düşürmedim.
Bunca zaman, yalnız ben seni meccani seven.

Çay dedim ay anladı, duyan senli nidamı.
Yürürlükten kaldırdım sen doğunca idamı.
Buğulu naz ve işven başımı döndürünce.
Dedim ki çıldırtırsın en akıllı adamı.

Tavrın hiç değişmedi edanla çözdün beni.
Ne çok mesrur eyledin ne de çok üzdün beni.
Bazen şıngır şıngırdın özünde hüznü kırdın.
Meserret ülkesine taçsız şah kıldın beni.

Ben, sana meftun olan sana ezeli tutkun.
Senin ki hiç değişmez asudeliğe tutkun.
Billurdan bir saraydan, hep bana göz edersin.
Sanki bana dersin ki bana baktıkça yutkun.

Sensin şiir güzelim, bitmez tükenmez rengim.
Demliğin sinesinde beste olan ahengim.
Semaverden kıskandım, seni kayıtsız sevdim.
Bu sevda da bulunmaz benim menendim dengim.

Adına çay derler ya sende yüzesim gelir.
Sükutun gölgesinden buğulu sesim gelir.
Ayrı bir haz alırım senden demlik güzeli.
Sen lütuf ve keremsin senden nefesim gelir.

Bendeki tiryakilik yazmakla anlatılmaz.
Bu tutku öyle bir şey parayla da satılmaz.
Ne var bilmem bu çayda içtikçe ayrı bir haz.
Kurulur baş köşeye asla kat’a atılmaz.

Duyanlar hayret eder, bendeki bu tutkuya.
Çayın elde ettiği bir buğulu utkuya.
Ne duyan ne görenler inan ki umurumda.
Bir demlik devirmeden asla yatmam uykuya.

Hele uzun geceler bende çayı heceler.
Dolar boşalır bende füsunlu bilmeceler.
İnce bellinin hatrı kırk yıldan daha aşkın.
Sıcacık bir yudumla derim iyi geceler.
Eymir27.11.2009 İ.K
( Çayla Hasbıhal başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 29.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu