“Sağ olasın teknoloji…” yazımda otuz arkadaşın otuz yıl sonra
buluşacaklarından bahsetmiş, bu otuz kişiden birinin de kendim olduğunu
belirtmiştim.
Şükürler olsun, kışta kıyamette dostluk ve
vefa adına düştüğümüz yollardan kazasız belasız gidip geri döndük.
Hani bir söz vardır: “Yediğin içtiğin senin
olsun, gördüğün güzellikleri anlat” diye. Bende öyle yapıp, yediğim içtiğimden
değil gördüğüm güzelliklerden bahsedeceğim.
Kış, kıyamet demeden dostluk adına yollara
düşen bu otuz güzel insanı merak edeniniz olabilir. 1984-1988 yılları arasında
Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesinden mezun olmuş; çoğunluğu, mezun
olduktan sonra bir daha görüşmemiş arkadaşlar bunlar.
Dile kolay, aradan tam otuz yıl geçmiş.
İçlerinde kimler yoktu ki… Okul müdürü, Şube
müdürü, Milli Eğitim müdürü, Teftiş kurulu başkanı, İl emniyet müdürü, Özel
otomotiv üreticilerinin üretim ve kalite kontrol şefi, akademisyen ve Tüm
Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) yöneticisi olanlar vardı.
Şu anki konumları ne olursa olsun, hep
birlikte o gün otuz yıl öncesine gidildi. Aynı sınıfta olunmasa bile aynı
okuldan mezun olmak, beraber olmaya yetti de arttı bile.
Sanki zaman durmuş, mezuniyetten sonra otuz
yıl yaşanmamış gibi hep okul yıllarında yapılanlar anlatıldı. Kimi zaman
hüzünlenildi kimi zaman kahkahalarla gülündü.
Tabir caiz ise vefa ve dostluk adına
“felekten bir gün çalındı.” Bu güzel buluşmanın her yıl belli bir tarihte başka
yerlerde toplanılması kararı alındı.
Aralarında beni şair gördüklerinden, bu
güzel günü ölümsüzleştirecek bir şiir yazmamı istediler. Biz gönül insanları
istenilmeden yazarız da istenildiğinde yazmaz mıyız? Bu işe fikren ve bir fiil
hizmet ederek organize eden dostları unutmadan başladım yazmaya. Bakalım siz
gönül dostları nasıl bulacaksınız…
OTUZ OCAK, OTUZ YIL, OTUZ DA DOST
Sona erdi hasret kavuştular bak
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
Kabul olunurmuş adansa adak
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
‘DEDEOĞLU’ gönül koyunca işe
Dostları arayıp durdu peş peşe
Bulunan her dostta ayrı pür neşe
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
Yürümez bu iş sade fikir ile
Bir bilenle verilmeli el ele
‘KARAKAŞ’ plan sundu: “-Böyleyken böyle”
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
Ay, gün ve yıl bir olmuşken bu zaman
Bahane çoksa da yılmadı bir an
Gayret ‘AYDOSLU’dan, takdir Allah’tan
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
Slogan da hazırdı, “otuz da otuz”
Görülen şu, geçmiş kulağı boynuz
Yollara düştüler çorsuz çocuksuz
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
Kimi dağ başından kimi sahilden
Çıkıp geldiler hepsi ayrı ilden
Vefa gösterdiler içten, gönülden
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
Kapı açtı otuz dosta Osmancık
Sohbetler samimi, candan, sıcacık
Kimi dede olmuş kimi babacık
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
HALİL, sen de tarih düş güzel güne
Her yıl yenilensin günü gününe
Sevgi eklesinler dostluk üstüne
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
HALİL MANUŞ 30/01/2016