Yine aylardan nisan, yağmurlarıyla geldi,
Islattı yürekleri, gamı kederi silip,
Ilık rüzgar eserken, gelip geçici yeldi,
Ruhumuzu okşadı, zalim hasreti bilip.
Yemyeşil çimen ile halı gibi döşendi,
Rengarenk çiçekleri, saçıldı dört bir yana,
Sevinci içimize damla damla düşendi,
Yudum yudum içtikçe, tat getirmişti cana,
Ne mevsimler geçecek böyle göz boyayarak,
Tebessümle gülecek, gözlerimizin içi,
Anlık heyecanımız, kalbimizi yorarak,
Aklımızdan çıkarmaz, kahırla geçen hiçi
Demlenirken duygular, anılarda canlanır,
Hüzün sarar benliği ayıklayıp eşerken,
Süzülen yaşlarımız, içlendikçe kanlanır,
Keskin neştere döner, kalbimizi deşerken.
Özlem çığ gibi olur, dağların tepesinde,
Ufacık feryat etsen, üzerine dağılır,
Sanki pusuya yatmış hasretin cephesinde,
Çektikçe cefasını, iliğinden sağılır.
Gözü yaşlı gönüller, ezildikçe ezilir,
Gurbetin ağır taşı, üzerinde durdukça,
Yüreğe oturdukça, tatlı candan bezilir,
Ezan sesi duyulmaz, mabet çanı vurdukça.
Çekilesi dert değil, zalim gurbetin yolu,
Zırh duvarıyla kaplı, zindan sanki her yeri,
Hasreti yaşattıkça kırar kanadı kolu,
Cansızlaşır gözünde, umut ışığın feri.