Her gün sabah uyandığımda yaptığım ilk iki şey, önce sabahı gördüğüm için şükür etmek, sonra Allah’ım ne olur bu gün şehit haberi almayalım diye dua etmek. Eminim bu yazıyı okuyan pek çok kişi benle aynı görüştedir. Aslında bu konuda söylenecek o kadar çok şey var ki, bilinçli olarak Türk gençlerinin ölüme gönderildiği danışıklı dövüşün yaşandığı bir ülkedeyiz. Şimdi içinizden biri olarak soruyorum sizlere her bir şehit için üzüntüden sabahlara kadar ağlayınca her şey bitiyor mu? Şehit haberleri kesiliyor mu? Ateş düştüğü yeri yakıyor. Olan şehidin anasına babasına çoluğuna çocuğuna oluyor.
Siz daha kahve köşelerinde çok bağırırsınız daha çok pkk ya lanet kusarsınız. Hepsi boş hepsi kuru gürültüden ibaret. Milletçe o kadar sindirilmişiz ki, bu konuda bırakın hakkımızı aramayı, birinin yanında konuşmaya korkar olduk. Şehit haberleri o kadar sıradan bir hale getirildi ki; karşıdan bir filmin karelerini izler gibi izleyip, o an üzülüp, hiçbir şey olmamış gibi günlük hayatımıza devam ediyoruz. Elbette hayat devam ediyor. Ama bizlerde evlat büyütüyoruz. Sesimizi çıkartmak için kendi çocuğumuzu mu toprağa vermek gerekiyor? Bu da tartışmaya açık ayrı bir konu aslında. Sen bin bir emekle büyüt gözünden sakın asker ocağına yolla o gözünden sakındığın yavrunun şehit haberini al.
Dayanılacak bir acı değil. Sonra vatan sağ olsun de. Vatan sağ olsun ama evlatlarımız hain kurşunlarıyla ölmesin. Öyle günler yaşıyoruz ki, şehit haberi vermediğimiz gün sayısı nerdeyse yok Hükümet teröre, çözüm üretemiyor, ama olan şehitlerimize o gencecik evlatlarımıza ve yakınlarına oluyor. Tüm bunlar ister istemez Allah bugünlerimizi aratmasın dedirtiyor. Ne diyelim Vatan Sağ Olsun.