İnsanlar çeşit çeşit. Tabi ki şu güzelim
fani dünya da istekleri, özlemleri, sahip olmak istedikleri şeyler ise
sınırsız. Bir evi olan ikinci evi istiyor, iki arabası olan üçüncüyü,
dördüncüyü istiyor, çok parası olan çok çok daha fazlasını istiyor. Ne bileyim
ben, insan bu istiyor da istiyor, istekleri hiç bitmiyor, ilerleyen zamanlarda
da bitecek gibi görünmüyor...
Bakalım bu millet Evren'den neler neler istiyor. İstemeye istiyor
da Evren de bunların hepsini karşılıyor mu veriyor mu sanki onlara. Olsun verse
de vermese de istesinler bakalım. Hem ne demişler atalarımız ''İsteyenin bir
yüzü kara vermeyen Barack Obama.''
- Hatçe Teyze sen ne istiyon gız Evren'den.
- Bene ne isteyim a yavrum bir tane şöyle başımı sokacak
evim olsun. Kocam olacak mendebur fazla kafamı bozmasın. Çocuklarım iş güç
sahibi olsun. Piyangodan para çıksın, bizim herif maç seyretmekten usansın
bıksın. İşte böyle Evren'den isteklerim...
- Kız tamam anladık istiyonda bunları bak ne diyeceğim şimdi
sana ''Nazar etme ne olur çalış senin de olur kız hemi.''
- Çalış çalış da nereye kadar çalanlar çırpanlar köşeyi
dönüyor bizler de burada namusumuz ile çalıştıkça geleceğimiz sönüyor...
- Evrene ilet bakalım isteklerini yardımcı olur sana mutlaka
- Zaten o da yardımcı olmazsa yandık ki ne yandık hem de
çıra gibi... İsteklerim gerçekleşmez ise bunalıma giriyorum, hafakanlar basıyor
doooğru Evrene, ancak ve ancak o çözer diyorum başka da bir şey demiyorum...
Büyük bir fabrikada sekreter Gülşah Hanıma dönelim biraz da.
Gülşah Hanım siz Evren'den ne gibi isteklerde bulunuyorsunuz acaba...
Cak cak cak ve de cak cak sakız da çiğnemektedir sekreter
Gülşah Hanım...
- Ay kız ne bileyim şöyle patron bana bir yardımcı verse
fena olmaz hani diyorum. Maaşıma da zam yapsa yani ne bileyim. Bu sıralar
psikolojim çok bozuk kız. Saçımı tarayayım diyorum inanır mısın elim bile
kalkmıyor hani saçımı taramak için bir yardımcı olsa fena da olmaz kız.
- Sen de çok tembelmişsin be Gülşah
- Ay öyle deme kız ben eskiden çok çalışkandım da sonradan
böyle oldum yoksa vallahi billahi hem de çalışkanımdır hem demezler mi
çalışmayan bakır paslanır diye de. Demir miydi yoksam unutmuşum of ilkokulu
bitireli çok oldu be...
- Sen sanki ilkokulu da zor bitirmişsin gibi geliyor bana
Gülşah kız
- Yok, yok abla bitirdim bitirmesine de diplomamı kaybettim
sonra yemin olsun...
- İnandım kız inandım yemin etme bir de boş yere...
- Hatta açık öğretime de gittim de çok açıktı ben de
sıkıldım yarım bıraktım. Şimdilerde hayat okulunun bir numaralı öğrencisiyim
kız...
- İyi bakalım lakin hayat okulundan da diploma alacağın
şüpheli gibi...
- Yok kız yok burada okurum billahi...
- Sen de Evrene bildiriyor musun bütün isteklerini
- Ay bildirmem mi kız hem de en teferruatlı bir şekilde
iletiyorum.
- Yararı oluyor mu?
- Olmaz mı kız olmaz mı hem de nasıl...
Muhasebeci Erol Beye kulak verelim bakalım azıcık da...
- Erol bey çok hassas bir işiniz olduğu belli
- Sorma kızım hiç sorma. Şirketin muhasebesini güzel
tutuyorum da eve gelince pusulayı şaşırıyoruz bir türlü ev de ki hesap çarşıya
uymuyor. Yani senin anlayacağın boşa koyuyoruz dolmuyor, doluya koyuyoruz
almıyor. Patrondan bir dolu fırça yiyoruz.
- Sizin ne gibi istekleriniz var Evren'den
- Üç muhasebem de tutsun istiyorum kızım ben daha ne
isteyeyim.
- Üç muhasebe derken işinize ek olarak iki şirket daha mı
aldınız.
- Yok kızım yok o değil. Şirket muhasebesi bir, ikincisi ev
de ki muhasebe yani hesap kitap, üçüncüsü de vicdan muhasebesi. Üçü de tuttu mu
benden iyisi yok. Evren'den istiyorum bunu şiddet ile bana yardımcı olsun...
- Çok da fazla bir şey yapamaz gibi geliyor bana Evren, bu
konuda sizin için. Farkındaysanız olay siz de bitiyor muhasebe sizin
ihtisasınız yani... Belki vicdan muhasebenize az destek atar...
- Yani iyi olur tabi...
Herkesler sıra ile Evren'e isteklerini iletmektedir. Sıra
Şoför Selahattin Ağabey de bakalım Evren'e istekleri nelermiş Onun da...
- Selahattin Ağabey zor bir mesleğin var çoğu zaman çok sıkı
çalışıyorsun az kazanıyorsun.
- Sorma kızım sorma bizim meslek öyle dışarıdan göründüğü
gibi bas gaza al parayı koy cebe kolay değil kolay günde on saat direksiyon
sallıyoruz.
- Zaman zaman hayati tehlike de oluyor mu ağabey.
- Olmaz mı, sarhoşunu mu ararsın, itini mi ararsın, uğursuzu
mu ararsın. Sen aramasan da onlar seni bu meslekte isen hemen arar bulurlar.
- Evren'e ilettin mi ağabey isteklerini belki bir yol bir
hal çaresi bulunur.
- İletiyorum sırayla, daha da ileteceğim bundan sonra aklıma
ne gelirse
- Hadi hayırlısı bakalım ağabey inşAllah senin için iyi
şeyler düşünüyordur Evren
- Düşünür düşünür Evren bana hep iyi şeyler...
- Trafik polisleri ile aran nasıl ağabey?
- Sorma çok sıkıştırıyorlar bizi bazı bazı rüşvet de kabul
etmiyorlar artık eskisi gibi
- Sen de verme ağabey rüşvet zaten kötü bir şey değil mi?
- Ruhum sıkılıyor, başım dönüyor zaman zaman bunların
hepsini ileteceğim Evrene bakalım ondan nasıl sinyaller gelecek hayırlısı...
O sırada muayenehanenin güzel sekreteri İnci Hanım Psikiyatr
Evren Beyin kapısını çalarak içeri girer ve ''Sırada ki hastayı alalım mı Evren
bey?'' diye sorar. Evren Bey'de İnci hanıma dönerek ''Saat 14.00 randevusu
sanırım Hatice hanımın olacaktı O'nu içeri alında görüşelim, ha bu arada da çok
önemli bir telefon olmazsa lütfen telefon da bağlamayın İnci Hanım.'' der. İnci
Hanım'da ''Peki efendim dedikten sonra dışarı çıkar.''