Şehirden biraz uzak
bir yerde oturunca, çevrenizde de kedi köpek cinsinden hayvanat pek bir bol
oluyor. Eskiden korkardım bayağı köpeklerden, eskiden dediğim küçükken, beş on
yaşlarında canım anlayın işte. Şimdilerde beslediğim, baktığım köpekler olsa da
iş yerinde, hanımın korkusundan henüz ev de besleyemiyoruz maalesef. Oysa kızım
ve oğlum da bastırdıkça bastırıyor bu konuda lakin içişleri bakanını (bizim
hanım oluyorlar) aşmaları biraz zor, kanun hükmünde kararname bile işlemez,
fayda etmez diyeyim yani...
Apartmanımızın çevresinde ki köpek sayısını bir söylesem dudağınız uçuklar,
aklınız tavana vurur neredeyse. Ben diyeyim kırk elli, siz deyin altmış yetmiş.
Ortasını bulalım da derseniz hiç o rakamlardan aşağıya inmem bilesiniz. Hava
karardıktan sonra, it kardeşler bir başlıyorlar aralarında hırlaşmaya, değmeyin
gitsin. On beş yirmi tanesi bir yerde, öbür on beş yirmi tanesi karşı cenahta,
hav hav da hav hav hem de bir dolu hav hav... hev hev de var (O ses de yavru
köpeklerden çıkıyor)Biz de alıştık artık. Gece bile havlasalar bizlere artık
ninni gibi geliyor bu havlamalar.
Çevremizde fazla bina yok şu an da. Hayvan severler de çoğu kere yaz kış
demeden besliyorlar sağ olsunlar yemek artıklarıyla. Kışın tabi ki daha zor
yiyecek bulmaları, o neden ile beslenmeye daha fazla ihtiyaçları var
yavrucakların. Bir de apartmanımızın bekçisi karabaşımız var. Sevimli mi
sevimli. Onlar havlamaya başladı mı o da içeriden onlara nispet yaparcasına
karşılık veriyor. Oluyor sana tenor bariton, bas, soprano dolu köpek korosu...
Havlayan köpek ısırmaz derler de ben o sözü şimdiye kadar hiç dikkate almadım.
Köpek bu, hayvanat, sağı solu hiç belli olmaz. Yani seni ısırmaya havlayarak
geldiği zaman, aman köpek kardeş ''Havlayan köpek ısırmazmış.'' sen de beni
ısırmazsın değil mi? Böyle cümle kurarsak köpeğe o da bize başka bir tarafı ile
güler ve yine yapacağını yapar diye düşünüyorum naçizane...
Çevremizde arazi bolluğu var. Bazen evin çevresinden hayli uzaklara
gidiyorlarsa da sesleri yine de bizlere kadar geliyor. Kimi zaman apartmandan
araba ile çıktık mı arabaya havlayıp duruyorlar. Severim severim de sağları
solları da belli olmaz. Hani bir lastik patlayıverse arabanın peşinden
koşarlarken yandığımızın resmidir. Telefon ile tamirci çağıracaksın da hadi
gelen tamirci de korkuyorsa it den köpekten, o zaman iki kere yandık ki ne
yandık hem de cayır cayır cayır. Sonrasında artık jandarma mı girer devreye
yoksa çevik kuvvet mi, bordo bereliler mi orasını bilemem...
Kuyruk sallayarak size gelen bir köpek varsa, ondan emin olabilirsiniz. Bir şey
yapmaz. Tabi cinsi de önemli bu köpek Pitbull ya da Doberman cinsi bir köpek
ise yine de dikkatli olun derim ben. Sıradan köpeklere karşı da dikkatli olun
canım. Sonra bana dönüp ''Ahmet Ağabey sen bize kuyruk sallayan köpek ısırmaz demiştin
biz de sana inandık yanımıza kuyruk sallayarak gelen köpekten kaçmadık, şimdi
hastanedeyiz kuduz aşısı da olacakmışız her bir tarafımız da yara bere yaktın
bizi ağabey.'' demeyin canlarım benim.
Çoğu zaman siz de şahit olmuşsunuzdur. Ezan okunduğu zaman da köpekler nispet
yaparcasına uzun uzun hem havlıyorlar hem de uluyorlar. Bazı arkadaşlar
''Allah'ı tesbih ediyor.'' onlar öyle yapmak ile diyorlar. Aha yine başladı
karşılıklı havlamalar ve hırlamalar. Ben de balkondan seyrediyorum. Birilerini zayıf
düşürüp araya aldılar mı vay onun haline... Bir de it iti ısırmaz derler. Tamam,
it iti ısırmasın, ama bizi de ısırmasın arkadaşım. Bir de bunların başı
diktatör İtler vardı değil mi? Hitler miydi o yoksa? Amaan, neyse ne canım,
Hitler bile olsa itin tekiydi zaten eninde sonunda belasını da bulmuştu otuz
kırk milyon insanın kanına girdikten sonra. Köpekler Arası Meydan Muharebesinde
telef oluyor bir sürü köpek, ertesi güne yara bere içinde. Ah biraz da sessiz
havlasalar. O zaman da nereden belli olacak köpek oldukları ki?