İnsan emekli olunca, güzel yurdum Türkiye'de emekli maaşı ile
geçinilemediğinden yine çalışıyor kâh kendi işinde, kâh ise başkasının yanında.
En çok da Bağ-Kur ve SSK emeklileri, emekli olup da ikinci bir işte çalışanlar.
Memur emeklileri daha rahat Bağ Kur ve SSK emeklilerine nazaran, onların emekli
maaşı hele bir de yüksek derecede bir memur iseler hayli fazla. Şimdilerde
emeklilere verilecek bir promosyon lafıdır dolaşıp duruyor halk arasında.
Günümüzde devlet kademesinde çalışan memurlar alıyor senede bir kere bu
promosyonu. Bakalım kısmet bankalarla ile hükümet anlaşırsa şimdilerde biz
Bağ-Kur emeklileri ve kardeşimiz SSK emeklileri de promosyon almaya hak
kazanacak. Gerek yazılı basında gerek ise görsel basında bir sürü haber dolanıp
duruyor. Ha bu gün verecekler, ha yarın verecekler, bir daha ki aya inşallah,
yok olmadı yıl başını bulacakmış. Tabi bir de miktarı üzerinde tartışmalar var.
İki yıllığına vereceklermiş, yok yok üç yıllığına vereceklermiş, üç yüz lira
imiş, beş yüz lira imiş, çok alana çok vereceklermiş, az maaş alana az...
Bu iş biraz da asker ocağında erken terhis olayına benziyor. Benim askerlik
yaptığım seksenli yıllarda en azından öyleydi. Bizler on sekiz ay askerlik
yaptık lakin her devrenin teskere almasın yakın mutlaka bir dedikodu çıkardı
erat arasında ''Oğlum duydun mu İsmail askerlik iki ay kısalıyor imiş.'' öbürü
şaşırır ''Yapma yahu ne güzel olur, seksen günüm vardı benimde direk yirmiye
düşer desene.'' Fakat hiç bir zaman bu erken terhis olayı bir türlü
gerçekleşmez asker ocağında. Biraz ağır bir benzetme olduysa da dileyelim benim
düşündüklerimin tam tersi gerçekleşsin de emeklilerde az buçuk bayram etsin.
Öyle konuşurlar aralarında ''Elin ağzı torba değil ki büzesin.'' emeklinin ağzı
hele de hiç torba değil. Bu memlekette en çok konuşması gereken onlar bence...
- Lan İsmail maaş promosyonu çok yakında çıkacakmış.
- Deme be Haydar
- Hem vallahi hem de billahi sağlam yerden tüyo aldım oğlum.
- Sağlam dediğin yerin ismini cismini görelim.
- Oğlum bizim apartmanda ki komşu Necati Amca var ya işte onun torununun
arkadaşının baldızının kız kardeşinin kocası mecliste çalışıyor, idari işlerde
hem de o söylemiş.
- Peki O'na kim söylemiş?
- Oğlum mecliste kulağı deliktir her gün vekillerin yanına destursuz girip
çıkıyor.
- Yok abi ben keş canlı parayı görmeden inanmam.
- İnan inan bak aha buraya yazıyorum yıl başını bulmaz bu promosyon gelecek ben
gelecek dedim mi gelir abi...
- Yazma abi yazma bir tarafa. Geçen de aha buraya yazıyorum bu ülke de darbe
marbe olmaz dedindi adamlar neredeyse bizi götürüyordu.
- Götüremediler ama naaber...
İşte böyleyken böyle durumlar. Dereyi görmeden de paçaları sıvamamak lazım.
Nasıl ki kaza geliyorum demezse zannımca promosyon da geliyorum demeyecek ve
aniden maaşımıza eklenecekmiş gibi geliyor. Her gördüğümüz sakallıyı dedemiz
zannetmediğimiz gibi, cebimize girecekmiş gibi bize uzaktan ce yapan sonrada
uçan kaçan parayı da cebimize girmiş saymayacağız. Bu sebep ile küsmesin bize
paracıklarımız.
Yine konu para yine konu promosyon dur...
- Haluk ağabey sen de emekli idin değil mi?
- Evet Kamil geçen sene olmuştum.
- Verirler mi ağabey bu maaş promosyonlarını
- Vallahi aradım geçen gün hem de İsmail'in yanında
- Kimi aradın ağabey?
- Ahmed'i aradım
- Hangi Ahmeti Ağabey
- Ahmet Davutoğlu'nu canım üniversiteden de sıra arkadaşım, yemişliğimiz
içmişliğimiz çoktur. Benim telefonumu kesinlikle açmamazlık etmez sever beni...
- Sen veterinerlik fakültesinde okumamış mıydın ağabey. Davutoğlu zannederim
ekonomi tahsili yapmıştı...
- Önce veterinerlik okudum sonra da ekonomi okumuştum o zamanlardan gelir
samimiyetimiz tanışıklığımız.
- Ha anladım ağabey.
- Ne oldu bizim promosyonlar Ahmetçiğim? dedim.
- Yalnız ağabey o şimdi sadece milletvekili başbakan filan değil.
- Hadi ya ne zaman aldılar ki görevden epeydir televizyon seyretmiyorum
ondandır. Bak kerataya arayıp beni görevden aldılar da demiyor hiç. Şimdi kim
başbakan?
- Ali Ali başında da bir Bin var yani Bin Ali
- Bak onu da iyi tanırım. Onun ile de askerde beraberdik Tuzla Piyade Okulunda.
- Sen denizci değil miydin ağabey askerde İskenderun'da
- Baştan denizci gittim de sonra boğulma tehlikesi geçirince karaya aldılar
beni...
- Sen onu boş ver ağabey promosyonu verirler mi yılbaşına kadar?
- Ben bir arayayım Aliyi yılbaşına da kalmaz hem vallahi hem de billahi
- Hadi bakalım...
Daha neler neler konuşuluyor kadın ve erkekler arasında bu promosyon konusunda.
Eee tabi bu ülke de geçinmek kadar zor bir şey var mı? Bizim meslektaşlar
arasında da emekli çok. Durmadan konusu geçiyor benden önce emekli olanlar ile
benden sonra olan ağabeylerimiz arasında...
- Bak Ahmet bu ay da gelmezse promosyonlar senden alırım parasını ha tamam mı?
- Ben ne yapayım Sıtkı Ağabey? Adım Hıdır olsa adım Hıdır elimden gelen budur
diyeceğim lakin adın Hıdır da değil.
- Alıştırdın bizi bir iki ay içinde geliyor promosyon diye gözlerime uyku
girmiyor ulan senin yüzünden.
- Tamam, ağabey ben cebimden vereyim sana bu promosyonu, sen sonra devlet
verince bana geri ödersin.
- Yapar mısın lan öyle bir kıyak?
- Sence?
- Kandırık çekiyorsun gibime geliyor bana
- Gibisi bile fazla sen sen ol her söylenene inanma.
- Gene kekledin lan beni alacağın olsun...
Şimdi bütün emeklilerimiz, bendeniz de dahil devlet babanın bize bahşedeceği
ufak bir paranın izini sürüyoruz. Ama verir, ama vermez. Hem ne demişler
''Veren el alan elden üstündür.'' Verse de o bizim kıyamete kadar devletimiz
Türkiye Cumhuriyeti vermese de ... Yine de Allah devletimize her halükarda
zeval vermesin. Canı sağ olsun devlet babanın canı sağ olsun...