Ahmet AYAZ

Gaziantepp Güneş Gazetesi 07.10.2016

…………………………………………………………..

 

       Ben bir çiftçi çocuğuyum. Fakat devletin bir çok kademelerinde işçilikten memurluğa, memurluktan  idareciliğe kadar  görev yaptım. Çalışan personel üzerinde de yeterli bilgim,  var denecek kadar tecrübeliyim. Fakat hiç bir kimseye  idarecilik öğretmek gibi de bir niyetimin olmadığının, bilinmesini isterim. Gaziantep İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde Şef kadrosunda İl Müdür yardımcısı konumunda yaklaşık olarak 11 yıl görev yaptım. Memur yetersizliği nedeni ile, hizmetli kadrosunda çalışan, iki kişiyi, il  onayı ile genel idare hizmetlerine aldım.  Bunlara genel idare işlerinde  görev verdim. O zaman İl Müdürümüz Mehmet  Tunç bana defalarca teşekkür etti ve sordu.” Ahmet Bey; Bu   kadar personelin içinde sen  bu çocukları nasıl tesbit ettin” diye. Ben “Müdürüm ben bu dalda yetiştim. Ben insanların  tutum ve davranışlarını uzaktan da olsa, yeteneklerini  izlerim. Görmemiş  gibi  davranırım ama görürüm” dedim. Bana çok yetenekli ve mükemmel olduğumu  söyledi.  Ama, o ne derse desin, ben kendimi bilirim. Şimdiye kadar hiç bir kimsenin yergisine veya övgüsüne inanarak hareket etmedim. Her  insanın bir bilgi alanı olur. Şunu bütün samimiyetim ile söylüyorum. Bana çalıştığım kurumlarda bir müdürlük görevi verseler, çok kolay ve olumlu bir şekilde yönetirim. Ama bir marketi idare et deseler, belki de bir ayda batırırım. Bir insan iyi bir öğretmen olur ama, iyi bir okul müdürü olamaz. Bir insan iyi bir doktor olur ama, iyi bir baş hekim olamaz. İdarecilik başlı başına bir yetenek ister.

       Ben Milli Eğitimin bir  kuruluşunda da görev yaptım. Bir gün  bir memurun  müdür görev yerini terk edip eve gittiğini görmüş. Görünce, bir karalama yazı yazıp, odacısına vermiş. Odacısına  şu yazıyı falanca memur yazsın bana acele getir demiş. Odacı ağabeyimiz rahmetli oldu.  Allah  rahmet eylesin. Bu durumu bir telaş içerisinde bana söyleyince, yazıyı ben yazdım. Yazıyı müdürümüz aldıktan sonra, beni yanına çağırdı. Bu yazıyı sen mi yazdın dediğinde,  ben duraksadım. Bu yazı kütüphanedeki daktilonun yazısı, gidebilirsin dedi. Başka bir zaman bir toplantıda sizler biri birinizi severseniz, bana arkamdan küfür etseniz, ben sizi yine  severim dedi. Daha sonra da, benim o memurun açığını kapatmaya çalıştığımı  gündeme  getirip, memnuniyetini  söyledi.

        Sözünü  ettiğim müdürümüzün eğitsel bir yönü vardı. Zaten öğretmen kökenli idi.  Ama, o tutum ve davranışı, her öğretmende görmek de mümkün değil. Bu eğitsel yön gördüğüm kadarı ile Gaziantep Üniversitesinin Çok değerli Güvenlik Müdürü Hamza POLAT Beyde var. Benim tahminime  göre 60 kişinin üzerinde,  Gaziantep  Üniversitesinde güvenlik görevlisi, görev yapıyor. Bunların içinde olumsuz kişiler de olabilir. Bunları idare etmek, üniversitede düzeni sağlamak, çok da kolay bir iş değil. Hamza POLAT’ın bu güvenlik görevlilerine bir ağabey, bir kardeş, bir dost gibi davranışlarına ben birkaç yerde şahit oldum. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Hamza Polat beyin bir eğitimci özelliğini görüyorum. Güvenlik görevlilerinden bazılarına “Dışarıdan gelen insana karşı , ses tonunuz, bakışlarınız, davranışlarınız, hal ve hareketleriniz  çok  önem taşır” deyip,  daha bir  çok nasihat türünden davranışlarına ben yakından şahit oldum. Daha önemlisi de, kendi arkadaşlarına verdikleri değer olmalıdır.Bunu da ben söylüyorum. Ben Hamza Polat  ve bunun gibi idarecileri canı gönülden kutluyorum. Allah kendilerini  dara düşürmesin, inşallah  bir yanlışa düşmezler diye de, dualarımı esirgemiyorum.

        İnşallah bir  gün Rektör Hocamız  Prof. Dr. Ali Gür Beye de,  bir nezaket  ziyaretinde bulunurum. Ben  zaten üniversitemizin yabancısı değilim. Bir çok hocalarımız ile, idarecilerimiz  ile  merhabamız vardır. İnşallah her şey güzeldir. Biz de bu güzellikleri yazmaya devam ederiz diye  düşünüyorum.

          Bugünlük de bu kadar. Beni unutmayın, sohbet köşemde sizler ile, yine buluşalım. En güzel ve mutluluk dolu günler, hep ve hepimizin olsun diyorum. Hoşça ve dostça  kalınız.

 

( İdare Ve İdarecilik başlıklı yazı Ahmet AYAZ tarafından 7.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu