Alfabesiz direniş gerektiren nur'a yürüyüşün kapısını araladığımı düşündüğüm, o son nedâmeli akşamdı.
Yüz bin yıllık cenk
meydanından cıkmış,
Utangaçlık feracesine edep kemeri ile bağlamış , ilhak edilesi âmâ tebessümünü
saklayan, pür-nâz kırrâtını gözlerimle gördüm.
-Gözlerim; ne yeşildi, deniz mavisi ışıltısı da yoktu, mevzisinde pusuda bekleyen çakal-kurt vari kararmış gözlerde değildi.
Nede, aramışlıgın - arayanın bir özelliği vardı, bed-fersiz gözlerimde.
Özentisiz gözlerimle gördüm, elês bezminde, murad edilesi, aguşunda bir nihân derecesi belirgin, çokca şıkêste baharlar devşirilesi, mutmainlik, nedametleri ve salvoları sıralandıgı anda'ki gözlerinde gördüm.
Çok kereler, sırlı bir aşinâlık perdeleri sıyrılırdı gözlerinin aks'i cama vurdukça, dağınık bakışların ötre'sini gördümü bir adem, oracıkda hüsn'ü hâl ile bir sarhoşluk döngüsünde dönerdi mutlaka.
Görmedim ki gözlerini,
Şikayet vari deliller sanmayın,
Gözlerimdeki müpdelalığı.
Çok görmeyin, buguz
etmeyin,
Gözlerine baktı ise bir lahza, kapakları kapalı göz çukurlarımdaki kirpiklerim.
Hem ben, karanlık
hilal-i nur akşamlarını sevmişimdir,
Gögümde gözlerinin aks'inden sönük yıldızları gezerken.
Gözlerimdeki gözlerin vakitlerden, karların kelebek edâsında kirpiklerine konduğu zemheriyi severdi besbelli!
Eylül dü işte!
Gözlerinin parşömenleri yudugu her mevsim.
Sonra bahardı besbelli, gayretullaha intizam ile secde ettiği, gözlerini ölüme yumdugu hervakit.
Yolları kadirşinas ögretilerle yürürken, gözlerin gözlerine "kiracı" elbiseli gözbebeklerinden kaçırırdı besbelli.
-Duydum ki, kitap kokarmış gözleri,
-Duydum ki, göz
pınarlarıymış divitinden damlayan, akârlanmış parşömen'in üzerine mücella
kelimeler, safâ dan merveye sây edermiş, kahramaları cogu zaman,
-Tarık bin zîyad biyâtlı erler,
-Asîye teamülünde,
-Aişe sevdasında, kadınların sevdasını nakş'ı pâk edermiş.
Kırılmayın aman; ne olmuş, okudu isem gözlerindekileri, bakmış isem âr ile bir kez olsun gözlerine...!
-Affedin beni
dostlar....;
Benim gözlerim hep yetimdi, hüznümden karşımdakinin ayakkabılarından yukarı hiç
bakamadım ki;
Şimâil....