AŞK SANDIĞIN KADAR DEĞİL
Önce gözlerini seversin,
o derin bakışlardaki okyanusa
akıverirsin farkında olmadan.
Ne olduğunu anlayamadan
Saçının,kirpiklerinin her telini okşamak,
koklamak istersin içine çeke çeke.
Onu; sahip olma arzusu ile değil,
küçük bir çocuğun masumiyetiyle seversin.
O yokken her şey acıtır canını,
düşlerinin,hayallerinin rengi soluklaşır birden,
yüreğin avuçlarında sıkışır sanki
Ve
onsuzluğa, yokluğuna,yarım kalmışlığına ağlarsın kana kana…
Her gece kalemin kağıtlara kanar durur,
kelimelerle sarılırsın ona,
satır arası boşluklarda ise
sarar,öpersin doyasıya…
Bazen ilk bakışını,ilk öpüşünü hatırlar,
dudaklarının kıyısına kondurduğu busenin
ateşinde yanarsın hala…
Yokluğunda bile seversin delicesine.
Evet,
sorma bana aşkı,sevdayı artık!
Aşk,ayrılığa mahkum olunca değil,
Vazgeçince biter sevgili.
Seviyorum diyerek boş yere ağlama yeter,
Gerçek olduğuna inandığın dünyanın
Yalan olduğuna ağla sen…
Bu kadar israr etme,
Bu kadar zorlama artık.
Olur ya bir gün,
içine bir hüzün çöküp,
Ruhunun bedenine sığamadığını düşündüğünde
Canının çok yandığını hissedersen
Sakın korkma ne olur.
İşte,
işte o zaman gel bana,
gel ,sarılınca geçer belki.
Aşk;sandığın kadar değil,
yandığın kadardır sevgili,yandığın kadar…
Şafaknur YALÇIN