"Adın ne?" diye
sordu bahar,
"Acı dedi!..."
Yüzü hüzünlü, gözleri
masumdu!
"Kaç yaşındasın?
"
"Belli olmaz!"
dedi.
"Bazen üç yaşındayım,
bazen otuz, hatta seksen!"
Yeni filizlenmeye başlayan
bahar çiçekleri soluverdi!
Acının cevabı, güllerin
boynunu bükmüş
menekşeleri küstürmüştü!...
İç çekti bahar,
"ah!" dedi, "ah!"
"Keşke
sormasaydım!"
Bütün keyfim kaçtı hatta
güneş bile kayboldu
Ne yapacağım şimdi?
Kırdaki papatyalar,
gökteki kuşlar beni bekliyor.
Dün bir cemre düşmüştü
toprağa.
Bu günde suya düşmeli!
Ama, acı hâlâ dolaşıyorsa
ortada,
Dökemem ki erik ağaçlarına
pamuk serpintilerimi!
Acı, baharın hüznünü
görünce üzüldü,
sanki ızdırabı artmıştı!
Bahar pişman oldu
düşündüğüne hemen acıya gülümsedi;
"Anlat bana!" dedi:
"Anlat açılırsın belkide, ağrın azalır.
Neden bu kadar
dertlisin?"
"Hangisini söylesem?" dedi acı.
"Hani kaç yaşındasın
diye sordun ya,
dün üç yaşında bir
bebeydim tecavüze uğradım, öldürüldüm!"
"Ama daha beteri onun
annesinin yüreğine saplandım ki
paramparça oldu, ciğerleri
yandı, kemikleri sızladı!
Daha önce de küçük bir
kızın ruhunda kıvrandım!
Çünkü, onu da çocuk yaşta
evlendirdiler!
Gerdeği acıydı, bedeni
acı, anlamıyordu ki ne yaşadığını,
azabını sadece benimle
paylaştı!...
Daha anlatayım mı? derken
ağlıyordu!
Bu gün sabah, bir askerin
kalbine saplanan hain bir kurşundu acım!
Öyle çok ağrısı vardı ki
fazla ızdırap çekmesin diye,
ölüme gel dedim gel al bu
şehit edilmiş canı!
Bahar soluverdi, yeşilde,
yaylada, ovada..
Dağ kırlangıçları, leylekler,
serçeler, hepsi gözyaşları içinde kaldı.
Çünkü askerin acısı bütün
ülkeye dağılmıştı.
Anneler, babalar, çocuklar
beşikte yetim kalmış sabiler!...
Yağmur bulutları doldu!
Acı anlattıkça derdini
vatan semalarında bayrak yarıya indi!
Acı bin bir su damlası
gibi!
Masumların kalbine kederli
sağnaklar halinde aktı, aktı, aktı!...
Bahar, teselli etmek
istedi acıyı, etrafına baktı;
tabiat insanlığın
adaletsizliğine, acıya ettikleri zulme,
çocuklara, bebeklere
yetimlere en çok da şehitlere,
analara acı çektirenlere
isyan etti!...
Acı neydi?
Acı vatandı, acı
haksızlıktı, acı masumlardı!
Tutulmayan sözler,
adaletsiz kalbi taşlanmış insan görünümünde
canilerdi!..
Acıya gülünür müydü?!
Hain güldü!...
Şükran Gülcenaz AYDOĞAN