“Bir insan bir şeyi emir üzerine üretiyorsa yaptığı şeye gıpta etsek bile olduğu şeyden tiksiniriz, çünkü kendi ilki ve arzularıyla davranan gerçek bir insan değildir.” Wilhelm Von Humbold
*
ONDAN SONRA;
Okulda birgün Türkçe öğretmeni zaman kiplerini işliyormuş ve öğrencilerine bir soru sormuş :
“Çocuklar -ben güzelim- dersem hangi zamana girer bu cümlem?”
Çocuklar hep bir ağızdan cevap vermiş :
“Geçmiş zaman öğretmenim.”
*
ONDAN SONRA;
Emekli olduğumdan beri her öğretmenler gününde hüzünleniyorum. Okulda geçirdiğim zamanlar, kulaklarımda tınlayan çocuk sesleri olmayınca neyime gerek öğretmenler günü der, geçerim. Fakat çalınan telefonları açtıkça çocuklarımdan, annemden, kardeşlerimden, yeğenlerimden ve daha önemlisi öğrencilerimden gelen kutlama mesajlarına teşekkür etmeden de edemem. Öğrencilerim, canlarım; ‘öğretmenim’ diyerek başladıkları konuşmalarıyla beni çok duygulandırırlar. Sanırım bir özel günde alınabilecek en güzel hediye budur. Onlarla ilgili anlatılacak o kadar çok hikayelerim var ki, bir gün yazar, paylaşırım sizlerle de…
*
ONDAN SONRA;
24 Kasım Öğretmenler günü kimin günü? Eminim ki, 27 yıl öğretmenlik yapıp emekli olmuş biri olarak benim değil!
Bu gün sevinen, coşan tüm öğretmenlere gıpta ediyorum. Birileri, bu gün sizin gününüz, sevinin, kutlayın diye emrediyor; onlar da seviniyor, coşuyor. Bu sevince ve coşkuya nasıl gıpta etmezsin?
İtibarsızlaştırılmış, yoksullaştırılmış, PKK’lısın, FETÖ’cüsün denilip karalanmış bir mesleğin kutlamasında sevinip coşabilmek de maharet ister…
Ben de durduk yerde haksızlık mı yapıyorum, ne? Oysa ki, bugün öğretmenin elektrik, doğal gaz faturasını, kredi kartının asgari ödeme tutarını, ev kirasını unutarak sevinip coşacağı bir gün. 24 Kasımın gelmesini heyecanla bekleyerek, camekânında “öğretmenlere bu güne özel, özel indirim: % 50” yazılı mağazalara koşuşan öğretmenlerimiz, ya da reklamlarda “öğretmenlere bu güne özel masrafsız kredi” diye çığıran bankalara koşuşan öğretmelerimiz sevinip coşmasınlar mı? Hele ki, hükümetin ders ücretine %10 zam yapacağı hatta bir maaş iramiye verebileceği söylentileri dolaştıkça, hele hele öğrencilerin getireceği hediyeler, öğle arasında okul aile birliğinin parasıyla yenilecek yemek, akşam öğretmen evinde müzikli eğlence varken, 24 Kasımı coşkuyla beklemesinler mi yani? Yani…
Cumhurbaşkanı, Başbakanı kameraların karşısına oturup öğrencilik yıllarından unutamadığı öğretmenleriyle ilgili anekdotlar anlatırlar, “bir harf öğretenin kırk yıl kölesidirler ya” yaka paça huzuruna getirilmiş o öğretmenlerinin elini öperler… Nasıl da onore edici bir gün! Yok, ayağa getirilmiş öğretmenleri bahane edip, “ben sana sadrazam olamazsın demedim oğlum, ben sana adam olamazsın dedim,” diyen babanın hikâyesini anlatacak değilim.
24 Kasım neden öğretmenler günü, biliyor musunuz? Ben bilmiyorum. Ne öğretmenliğe özel bir olay vuku bulmuş, ne de başka bir şey; yani hiç bir özelliği yok bu tarihin.
Kenan Evren adındaki diktatör 1980’de darbe yapıp ülkenin yönetimini ele geçirmişti. Binlerce öğretmeni açığa almış, sürgüne yollanmış, fişlenmiş ve hapislere tıkmıştı. Hepsi teröristti, anarşistti. Hemen hepsi idamla yargılanmıştı. Öğretmen sendikalarına, derneklerine üye olmaları yetmişti bunun için! O darbenin en büyük acısı öğretmenlere çektirilmişti. Çok zor günlerdi, çok…
Bu günkü öğretmen profili ile 1980 öncesi öğretmen profili tamamen farklı. Niye diye sormayın! İşte bu yüzden… Bu günün “başarısız, niteliksiz” diyerek aşağıladığımız öğretmen profili işte bu darbenin eseridir. Bu gün artık, ezilen, horlanan öğretmen profili yaratılmış durumda.
Ortalık temizlenince yerini sükûnete terk etmişti.
Artık ölen ölmüş kalan sağlar bizimdi. Bizim öğretmenlere bu ayrıcalıklarını kutlamaları için bir gün verelim, demişlerdi. Biat eden, her şey için “Allah razı olsun,” diyen öğretmenler kendilerine verilen o güne sıkı sıkıya sarıldılar. “Hadi, hadi, iyisiniz yine, sizin kafanızı ezdik, burnunuzu sürttük, ama bakın bu kıyakçılığı da yaptık ” denilerek armağan edilen o gün, 24 Kasımdı… “Niçin bütün Dünyada UNESCO ve ILO tarafından 1966‘da belirlenen 5 Ekimde kutlanan öğretmenler günü bizde 24 Kasımda kutlanıyor?” diye soranlara da “24 Kasım, Atatürk’ün başöğretmenliği kabul ettiği gündür de onun için,” dediler.
Sevgili öğretmen meslekdaşlarım, bu gün öğretmenler gününü kutlarken 1980 darbecileri için de üç külhuvalla ile bir elham okumayı unutmamalısınız; o günlerden beri yok edilen öğretmenlik onurumuzla…
*
ONDAN SONRA;
Onurunla yaptığın bir yasa dışı kavgadır bu. Yüzünde izleri… Tut ki alın yazısı gibi, silinemeyecek kadar derin. Gökyüzünden sarkan yağmur sicimlerine konar mı beyaz güvercinler? Barışın olmazlığı ıslatırken pençelerini. Umutsuzluğun öbür ucundasın, gözlerin yanlış beklentilere takılmış: hedef tahtasındaki on ikisin sen… Artık yeter dedirtemiyor hala ok uçlarının kanı. O sessizliğin senin onurundan değil, yılgınlığından. Soylu bir yılgınlık da onurundan doğmuştur belki de… Hükmetmeyen hiçbir Tanrı kalmadı alındaki izlere, uydurulan hikayeler orada yazılı. Ayak izlerinden geriye doğru gitmelisin, onurunla savaşın orada bitebilir…
Hayata küserek bir yılana sevdalanmak istiyorsanız size yer var bu oyunda, buyurun! Hepimiz o hikayenin içinde yok olduk zaten. Uhrevi Tanrı görevini terk etmiş kılığı insani olanlara. Zır delileri morfine alıştırıyorlar özgürlüğü tatmaları adına, biletler cehenneme kadar… Onurun tüketildiği yerde aşağılanmalara da alışılıyor.