Işığı söndür perdeleri çek
Gün mavisi sızmasın içeriye
Sustur kapı gıcırtılarını
Mutfaktaki musluk tıp tıp damlamasın
Tavan arasında dolaşmasın börtü böcekler
Mavili kızın çeyiz sandığı hala orada
Eskimiş ahşap merdivenlerin gıcırtısı
Arka bahçede buluşan aşıkları ele vermesin
Hele şu kırık kapı kolu var ya
Sakın sakın yere düşüp
Ortalığı ayağa kaldırmasın
Her şey yabancı şimdi
Tülsüz pencerelerin süresi dolmuş
Yan apartmana taşınmış sakinleri
Eski evin hatıraları
Yeni evin bodrumuna atılmış
Ne çok severdi kırmızı koltuğunu
Ve parçalı camdan biblo büfesi
Ceviz karyolasını pek beğenirdi
Atlas satenden bordo örtüsünü
Elleriyle işlemiş
Kullanmaya bile kıyamamıştı
Artık kahkahalar duyulmuyor eski evden
Mutfak sobasında pişmiyor kurabiyeler
Salondaki on iki kişilik maun masa
Ahşap kurtlarına yem olmuş
Kala kala iki sandalyesi kalmıştı
Onu da eskici alıp götürmüş
Zaman sevmez maziyi
Silip süpürür yeni gelen yaşam hatıraları
Çer çöp olur sanki, dün kıymetli olan
Yaşlı bedenlerin sitemini dinler
Yalvar yakar saklanan gece lambası
Ve bir gün eski evin enkazından
Çıkıverir ortaya mavili kızın
Boyası dökülmüş çeyiz sandığı
Sıkışıp kalmış kapağına
Bakir bir ruhun hiç el değmemiş
Gümüş sırma nakışlı nişan bohçası...
Şükran Gülcenaz AYDOĞAN