Oturur İnsanın Hasret Yüklü Bağrına
Bağrında taş alnında nal izleri olan.
Bahar gelsin.
Taşlar arasında, mor sümbüller açan ve
tezekler kokan
O yol!
İniltilerin, cinlerin hayallerin
yoludur.
Siz hiç böyle bir yolda yürüdünüz’ mü?
Hayaller, kurduğunuz!
Hiç yolda giderken, korktuğunuz oldu’ mu
acaba karanlıkta!
Suların sesinden.
Geceyle oynaşan, ağaçların koyu karanlık
gölgelerinden!
Ve!
Guguk kuşlarından.
Fakirlikten, yoksulluktan.
İşte o korkudur, insanı gurbet ellere
yollayan.
Diyar, diyar, dolaştıran…
Keşke olmasaydı.
Yollamasaydı.
Pembe hayaller yerine, gerçekler
yaşansa!
Sevdalar yaşansa, kavuşmalar olsaydı.
İnsanlar yollarda birbirine şaka yapsaydı,
enselerine vursaydı.
Yaşamak belki daha zevkli olur.
Belki’ de, insanları kendi yerinde
krallar gibi yaşatırdı.
Olmadı, olamadı.
Evlat!
Yabancı diyarlarda, ölmek zor gelir
hasret çeken insana.
Hep doğduğu toprakların düşünü kurar.
Buram, buram hasret kokarken ölüm
döşeğinde.
Toprak kokar burnuna.
Memleket toprağının kokusunu duyar.
Ve!
Ölüm tez gelir.
Oturur insanın, hasret yüklü bağrına.
Evlat!
Gurbete çıktıysan dönüşün olsun.
Ekmeğini paylaştığın, komşuların olsun!
Bir yol düşünün!
Ensene yollarda vuranın!
Arkadaşın olsun!
Sebze meyve yetiştirdiğin, birazcık’ da,
toprağın!
Ve bir’ de,
Mezarında, memleket toprağın olsun.
Bunu unutma.
28 Şubat 2017
Ahmet Yüksel Şanlı er
(
Oturur İnsanın Hasret Yüklü Bağrına başlıklı yazı
Ahmet Yüksel tarafından
28.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.