Biliyorum ki bu toplumda yüz kişiden yüz beşinin kredi kartı var. (Üç kişiden dördü şair bu ülke de gibi oldu cümle - Aziz Nesin)Benim de geçmişte beş altı tane vardı, indire indire sonunda bire indirdim, ne mutlu bana. Aşağıda anlatacağım durumlarda mutlaka üç beşinizin başına gelmiştir, marketlerde ve alış veriş merkezlerinde... Ben sinir oldum bu anlatacağım durumlara, sizin de yüzde elliden fazlanız mutlaka sinir olmuş lakin ''Ya sabır'' çekip o anda yine de içine atmıştır...

Hanım efendi kasaya sessizce yaklaşır. Kasiyer bütün aldığı malzemeleri elektronik okuyucuya okutur. Hesabını söyler hanıma...

- Yüz yirmi dokuz lira seksen altı kuruş

Hanım efendinin hiç acelesi yoktur, senin acelen olup olmadığı da hiç umurunda değildir. Önce çantasından bir kredi kartını çıkartır... ''Aaa bu değildi yahu!'' der. Peşinden ikinci kredi kartını çıkartır ''Tüh bunun da limiti dolmuştu.'' der. Bu arada sizin sinir katsayınız tavan yapmak üzeredir. Üçüncüyü çıkartır. Uzatır kasiyere, kasiyer takar pos cihazına ''Şifre girin lütfen'' Girer hanımefendi şifreyi Dııt dııt dııt Yanlış şifre... İnsan kredi kartının şifresini hatırlamaz mı?

- Nakdiniz yok mu hanımefendi?
- Var da nakit kullanmak istemiyorum.

Ne yapacaksın bayan paranın turşusunu mu kuracaksın. Onluklar ile yirmiliklerden çok iyi turşu oluyor diyeyim yani... Arkasında ki adamı sinir edecek ya... Hem paranın arkasında ki hem de sıranın arkasında ki... Paranın arkasında Atatürk, sıranın arkasında bendeniz...

- Hatırlayın o zaman şifrenizi hanımefendi
- Hmmm dur bakayım doğum tarihim miydi yoksa evlenme yıl dönümümüz mü, yoksa yoksa oğlanın doğum tarihi miydi?
- Ben nereden bileyim hanımefendi?
- Tabi canım sen nereden bileceksin, ben bilebilirim.

Karı koca sizin önünüzde sıradadırlar. Hepte bana mı rastlar bu angutluklar bilmiyorum ki hoş bilsem de neye yarar? Yürüyen banda eşyaları koymuşlardır. Kasiyer elektronik kasadan geçirirken aldıkları malzemeleri, tam da kasayı kapatacağı sırada, kadın bir koşu gidip şampuan alır. ''Tamam mı beyefendi?'' dur dur dur dur daha bitmedi... Bir koşu daha... Bu sefer ne unuttu ki derken, bak sen pul biberi unutmuş. Hepte benim önümde olur böyle durumlar. Ne duyamadım sizde de mi oluyor ara sıra? Yalnız değilmişim bu konuda ne güzel.

İki tane liseli delikanlı. Belli ki okulu kırmışlar kız arkadaşları da kapı önünde bekliyor. Aldıkları da dişe dokunur bir şey değil aslında. Bir çikolata, bir de damla sakızı... Toplasan beş lira bile tutmaz. Kesin nakit verirler sıra da bana gelir derken. Zibidi cebinden genç kart çıkartır. Haydaaaaaaaaaa!
Beş lira para yok mu cebinizde zibidiler? Kartı sokar kasiyer pos cihazına yine o sinir bozucu ses dııııt dıııııt ''Ulan keratalar sizin limitiniz zaten olsun olsun yüz elli bilemedin iki yüz liradır. Bilmiyor musunuz kartınızda limit olmadığını? Baba ödüyor ya nasıla kredi kartının ekstresini, haytalar, sizi keratalar.''

Bir de bankamatikler de çok olur amca yanaşır ''Evladım şu benim maaşa bir bakı ver ne olur.'' Alırsın kartı sokarsın makineye ''Şifreni söyle amca?'' söyler amca dıııt ddıııt dıııt ''Şifre yanlış diyor amca.'' Hay Allah ki hay Allah bir daha... ''Doğum tarihimin tersi miydi yoksa hanımın doğum günü müydü, belki de ev telefonunun son dört rakamı mıydı? Hatırlayamadım ki tüh!'' Amca unuttuysan şifreni beni niye uğraştırıyorsun yahu?

Bankamatiklerde geri verilen paraların da lafını etmeden geçmeyelim. Hatırları kalır sonra. Belli bir para yatıracaksınız. Kira ya da aidat ya da başka herhangi bir şey. Altı lira masrafı var. Yatıracağınız meblağ yetmiş seksen lira bir şey. dört adet yirmiliği uzatıyorsunuz. Üçünü alıyor birini geri veriyor. İki kere üç kere deniyorsunuz, yok mümkünatı yok. Altı lira verdiniz işlem ücreti. Gidiyorsunuz yandakine tekrar veriyorsunuz parayı o makine alıyor bir altı lira daha ödüyorsunuz. Dert yanıyorsunuz şubedekilere ''O Zaman siz de otomatik ödeme talimatı verin.'' diyorlar. Ben kendim otomatiğim ne otomatik ödeme talimatı vereceğim?

Yine bir gün sıraya girmişsiniz. Önünüzde ki adamı on dakikadır bekliyorsunuz, ama cihazdan ayrılmaya pek niyetli görünmüyor. Elektrik faturası, doğal gaz faturası, peşine su faturası, onun peşine telefon faturası... Tam bitti diyorsunuz, haydaaaa faturalar doğurdu mu ne? Yine bir su faturası, peşine bir elektrik, bir telefon, mitoz mu bölünüyor bu faturalar mayoz mu bölünüyor? İçinizden söyleniyorsunuz adamada duyurmak niyeti ile ''Öğle namazı saati gelmiştik, ikindi namazına çıkarız buradan sanırım.'' Bozuluyor haliyle adam. Biz de bozulsun diye, haddini bilsin diye yüksek ses ile söylüyoruz zaten...

Bir de siz istemeden kredi kartı gelir postadan. Postacı girer içeri zarfı uzatır.

- Buyurun kredi kartınız gelmiş Ahmet Bey
- Aaa bak sen ben böyle bir kart istememiştim ki
- İstemeseniz gelir mi Ahmet Bey belli ki istemişsiniz
- Yemin çekeyim size istemedim. Almasam ben şimdi bunu.
- Olur mu darılırım vallahi al al geri gitmesin.

Sana ne be postacı alırım almam derdi seni mi gerdi...

- Geri götür kardeşim.
- Küser bak bankan da sana sonra kredi kartlarında küser. Hem bak zarfta ne yazıyor, sen onların özel müşterisi imişsin.
- Akıllım o bütün müşterilere giden zarflarda yazıyor bikerem...

İşte böyle kredi kartı günümüzde ihtiyaç ama siz yine de idareli kullanın ve size durup dururken kart kakalamaya kalkanlara da kıllanın. Bir tanesi karar, iki tanesi zarardır, ona göre, bir de maaş kartı yeterde artar bile...

Bir insan gibi bankamatiği karşısına alıp da konuşan insan gördüm ben. Zaman zaman hâlâ da görürüm...

- Kardeş, sayın bankamatik bak bu parayı sana altıncı defa uzatıyorum al artık takatim kalmadı.
- Dıııt lütfen tekrar deneyiniz.
- Ulan kerata niye almıyorsun bu para sahte değil ki ben de bunu senden on dakika önce başka bankadan aldım...
- Dıııt dıııt parayı geri verme sesi...
- Bak küfredeceğim sana artık da şu yan makinede ki bayana dua et. Al şu parayı allllll ulan!
- Dıııt dıııt dıııııııııııııııııııııt
- Hay ben senin bankamatik gibi gelmişini, gelmemişini, geçmişini, geçmemeşini... 

( Banka Kartlarının Sinir Ettiği Hayatlar başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 1.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu